365bet籭

Dolar
39.73
Euro
46.24
ı
3,326.16
ETH/USDT
2,405.30
BTC/USDT
107,081.00
BIST 100
9,418.52
Analiz, Analiz İ-İ Krizi

ABD'nin taktiksel hamlesi ile Çin'in stratejik oyunu arasında İ-İ gerilimi

ABD'nin hamlesi mevcut gücünü göstermesi açısından taktiksel hamle olarak görülürken, Çin daha uzun soluklu stratejik oyun oynamaktadır.

Murat Öztuna  | 25.06.2025 - Güncelleme : 25.06.2025
ABD'nin taktiksel hamlesi ile Çin'in stratejik oyunu arasında İ-İ gerilimi

İٲԲܱ

Ortadoğu Araştırmaları Merkezi (ORSAM) Başkan Danışmanı Murat Õztuna, ABD'nin müdahil olduğu İ-İ geriliminde Çin'in nerede konumlandığını ve bölgedeki stratejik dengeleri AA Analiz için kaleme aldı.

***

📲 Artık haberler size gelsin
AA'nın WhatsApp kanallarına katılın, önemli gelişmeler cebinize düşsün.

🔹 Gündemdeki gelişmeler, özel haber, analiz, fotoğraf ve videolar için
🔹 Anlık gelişmeler için

İ'in 13 Haziran'da İ'a yaptığı saldırılarla başlayan, karşılıklı söylem ve füze atışlarıyla devam eden, ABD'nin İ'ın nükleer kapasitesini hedef alan bombardımanı ve İ'ın ABD'nin Katar'daki üssünü hedef alan performatif yanıtıyla acaba "Bir dünya savaşına mı dönüşüyor?" sorularını sordurtan süreç, 24 Haziran 2025 itibarıyla Donald Trump'ın açıkladığı ateşkes anlaşmasıyla sürüyor.

Çin bu süreçte nasıl konumlandı?

Tüm bu süreç boyunca küresel sistemin revizyonist ve ABD'ye meydan okuyan ülkesi olarak gösterilen Çin, pasif gözlemci olarak kalmayı tercih etti. Geleneksel olarak Orta Doğu'nun jeopolitik gerginliklerine ihtiyatlı yaklaşan ve bölgesel rekabetler arasında hassas denge kurmaya çalışan Çin'in sürece sadece söylemsel olarak, itidal çağrısı yaparak ve saldırgan güçleri kınayarak katılması, Çin dış politika çerçevesi açısından sürpriz değildir.

Ancak bu durum, mevcut küresel sistemi eleştirerek açıkladığı küresel güvenlik, kalkınma ve medeniyet girişimleriyle alternatif düzen sunmaya çalışan Çin'in günümüz konjonktüründeki gücünün sınırları hakkında fikir verici niteliktedir. Bununla birlikte Çin'in merkezi rol oynadığı Şangay İşbirliği Örgütü (ŞİÖ) ve BRICS gibi çok uluslu organizasyonlar da son dönemde yaşanan Hindistan-Pakistan ve İ-İ gerilimlerine çözüm üretme konusunda arka planda kaldılar.

Ayrıca, İ'in saldırganlığıyla başlayan gerilime ABD güç gösterisi yaparak dahil olurken, Çin'in söylemsel düzeyde kalması küresel güney ülkelerinin Çin'le ilişkilerini yeniden değerlendirmelerine sebep olabilir. Belki de Çin dış politika söylem setinin son 10 yılda ortaya koyduğu en önemli icatlardan biri olan "yeni tip büyük güçler siyaseti" kavramı, Çin'in küresel güney ülkelerini kendi liderliği altında toplama yolunda en önemli aracı haline gelmişti. Ancak bu mücadelenin sadece ekonomik diplomasi çatısı altında gerçekleşiyor oluşu ve Çin'in İ-İ çatışmasındaki tepkisizliği, Çin'in güç projeksiyonunun küresel güney ülkeleri nezdinde sorgulanmasına neden olacaktır. O halde İ-İ gerilimi iki ülke arasındaki bir husumetten veya bölgesel savaş olmaktan çıkarılıp küresel jeopolitik perspektifinden incelendiğinde, ABD'nin çatışmaya aktif olarak müdahil olmasının Çin'in küresel sistem içerisinde doğudan batıya doğru hızla ilerleyen etkisini yavaşlatmayı veya sınırlandırmayı hedeflediği söylenebilir.

Dolayısıyla ABD'nin hamlesi mevcut gücünü göstermesi açısından taktiksel hamle olarak görülürken, Çin daha uzun soluklu stratejik oyun oynamaktadır. Buradaki asıl soru, ABD'nin yıpratıcı ve tahrik edici taktiksel hamlelerine karşı Çin'in stratejik planına ne kadar sadık kalacağıdır. Bu anlamda herhangi bir sıcak çatışmaya müdahil olmadan ABD'nin küresel etki alanını daraltmayı planlayan Çin için ABD'nin İ'a müdahalesine İ'ın verdiği performatif yanıtla birlikte daha geniş bir savaş riskinin azalması ve Hürmüz Boğazı başta olmak üzere enerji hatlarının açık kalması Çin açısından olumlu olarak değerlendirilebilir. Bununla birlikte küresel güney nezdinde oluşabilecek olası güven kaybına karşılık hamle sırası Çin'e geçmiş görülüyor.

Çin şimdi ne yapacak?

Yukarıda çizilen çerçeve doğrultusunda Çin'den uluslararası organizasyonlar, ekonomik, enerji, güvenlik, dijital güvenlik ve askeri diplomasi alanlarında kısa ve uzun vadeli hamleler beklenebilir.

Öncelikle Çin, ABD'nin tek taraflı müdahalesini Birleşmiş Milletler (BM) nezdinde dile getirebilir. 14 Mart 2025 tarihinde Çin, Rusya ve İ'ın katılımlarıyla Pekin'de nükleer silahsızlanma üzerine bir toplantı gerçekleştirilmişti. İ Dışişleri Bakanı Abbas Erakçi ise İٲԲܱ'da gerçekleştirdiği basın toplantısında Rusya ve Çin'in Birleşmiş Milletler (BM) kapsamında nükleer silahsızlanma üzerine bir proje üzerine çalıştıklarını belirtti. Bu durumda Çin'in, İ nükleer sorununu ABD'nin tek taraflı çözümlerinden çıkarıp çok uluslu müzakere masası oluşturulması için çaba sarf edeceği söylenebilir. Çin açısından ABD ile kurulan her müzakere masası, ABD'nin etki alanının daraltılması fırsatı taşımaktadır.

Dünyanın en büyük üretim merkezi olan Çin açısından enerji yollarının güvenliği büyük önem taşımaktadır. Çin'in toplam petrol ithalatının yüzde 80'e yakını Malakka Boğazı'ndan geçerek Çin limanlarına ulaşmaktadır. Enerji tedariğini ve buna bağlı yolları çeşitlendirmek isteyen Çin, Kuşak ve Yol İnisiyatifi bağlamında Orta Asya'da bir demiryolu ekosistemi oluştururken, bu ekosistemin oluşturacağı karşılıklı bağımlılığın hem bölgesel güvenliğe hem de kendi ulusal güvenliğine katkıda bulunacağını hesaplamaktadır. Bu çerçevede 29 Mayıs 2025'te açılan Çin-İ demir yolu enerji tedariğindeki çeşitliliğe katkı sağlarken, İ'ın da ABD ambargolarını aşmasını sağlayacak önemli adımlardan biridir.

Çin Devlet Başkanı Şi Cinping'in katıldığı 16-18 Haziran'da Kazakistan'da gerçekleştirilen Çin-Orta Asya Zirvesi'nde yayınlanan Astana Deklarasyonu'nun "Daimi İyi Komşuluk ve Dostluk Anlaşması" olarak imzalanması, Çin'den çıkarak Kazakistan, Özbekistan ve Türkmenistan üzerinden İ'a ulaşan demir yolunun güvenliği açısından da önemlidir. Bu ekosisteme İ'ın da dahil edilmesi, Çin'in Orta Asya'da artan etkisini göstermektedir. Ancak İ saldırıları ve ABD etkisiyle zayıflamış ve Batı ile daha fazla müzakerede olan bir İ, ABD'nin radikal gruplar vasıtasıyla Orta Asya'da tekrar nüfuz alanı oluşturmasına sebep olabilir.

Bu da hem Çin'in ticaret yollarına hem de ulusal güvenliğine tehdit oluşturma potansiyeline sahiptir. Bu bağlamda Çin'in Orta Asya ülkeleriyle ilişkilerini daha da geliştirmesi ve bunun yanında İ'ın Çabahar Limanı ile Pakistan'ın Gvadar Limanı arasında bir demir yolu projesinin hayata geçirilmesi konusunda baskı yapması ihtimaller dahilindedir. Böyle bir proje Çin'in ticaret ve enerji yollarını çeşitlendirirken, Malakka Boğazı'na olan bağımlılığını da azaltan yeni güzergah olarak değerlendirilebilir.

İ-İ arasında yaşanan gerilim, savaşın doğasında yaşanan değişimi de gözler önüne sermiştir. Teknolojik gelişimlerin ve bu teknolojilerin standartlarını belirleyenlerin avantajı elinde bulundurduğu açıkça ortaya çıkmıştır. Bu bağlamda Çin'in dijital İpekyolu girişimi kapsamında Beidou Navigasyon Uydu Sistemi'nin daha fazla ülke tarafından kullanılmasını teşvik edeceği ve ABD'den bağımsız ağ altyapısı kurulması konusunda ülkelere iletişim teknolojilerini ihraç etmeye çalışacağı söylenebilir.

Tüm bunlara ek olarak Çin'in askeri diplomasi ilişkilerini yoğunlaştırması ve özellikle Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Suudi Arabistan gibi körfez ülkelerine elektronik savaş ve hava savunma çözümleri teklif etmesi ihtimali yüksektir. Yine Çin'in öncelikle körfez ülkeleri olmak üzere Orta Doğu'da ortak deniz arama ve kurtarma gibi sivil işlevlere sahip ortak askeri lojistik üsleri kurmayı denemesi de beklenebilir.

Sonuç olarak İ-İ gerilimi özellikle Rusya-Ukrayna savaşının ardından büyük güç rekabetinin geleneksel savaşın ötesine geçtiği gerçeğini ortaya koymuştur. Günümüzde artık savaşlar tamamen hibrit yapıya bürünürken bu, finans, tedarik zincirleri, lojistik, iletişim, veri güvenliği ve veri işlenmesi gibi görünmeyen alanlarda da devam etmektedir. ABD'nin İ-İ gerilimine müdahil olarak gerçekleştirdiği bu taktiksel hamlenin Çin'in stratejik oyununu ne ölçüde yavaşlatacağını ise zaman içerisinde gözlemleyeceğiz.

[Murat Öztuna, Ortadoğu Araştırmaları Merkezi (ORSAM) Başkan Danışmanıdır.]

* Makalelerdeki fikirler yazarına aittir ve Anadolu Ajansının editoryal politikasını yansıtmayabilir.

Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.
İlgili konular
Bu haberi paylaşın