365bet籭

Dolar
39.22
Euro
44.69
ı
3,312.06
ETH/USDT
2,479.20
BTC/USDT
104,313.00
BIST 100
9,486.56
Analiz

Kurban Bayramı'nda Gazze'de kurban olmak ve Gazze'ye kurban olmak

Gazzeli babanın "Çocuklarımızı kurban ediyoruz" feryadı, peygamberlerin binlerce yıldır mücadele ettiği putperest uygulamaların mukaddes toprakları yeniden işgal ettiğinin bir haykırışıdır.

Prof. Dr. İsmail Taşpınar  | 06.06.2025 - Güncelleme : 06.06.2025
Kurban Bayramı'nda Gazze'de kurban olmak ve Gazze'ye kurban olmak

İٲԲܱ

Marmara Üniversitesi Kudüs Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. İsmail Taşpınar, Gazze'de yaşanan insanlık dramını Kurban Bayramı bağlamında AA Analiz için kaleme aldı.

***

Gazze'li bir babanın "Arap ülkeleri Kurban Bayramı'nı kurban keserek kutlarken biz burada çocuklarımızı kurban veriyoruz" sözü, Kurban Bayramı'nın bu yıl hangi acı atmosferde yaşandığını özetleyen bir çığlıktır aslında. Kurban ibadeti insanlığın en eski ibadetidir. Hz. Adem ve eşi Hz. Havva'nın Allah'a tövbe ettikten sonra tövbelerinin kabul edilmesi için ayrıca bir 'tövbe' kurbanı sunup sunmadığına dair herhangi bir bilgimiz yok. Ancak Habil ve Kabil'in, Allah'ın kendilerine verdiği nimetlere saygı ve şükür amacıyla, birinin toprak ürünlerinden bir sunu hazırlayıp, diğerinin yetiştirdiği hayvanlardan birini kurban ederek ibadet ettiklerini görüyoruz.

📲 Artık haberler size gelsin
AA'nın WhatsApp kanallarına katılın, önemli gelişmeler cebinize düşsün.

🔹 Gündemdeki gelişmeler, özel haber, analiz, fotoğraf ve videolar için
🔹 Anlık gelişmeler için

Kurban ibadeti, ilk yaratılıştan bu yana insanın Allah'a şükrünü sunduğu; kulluğunu ve acziyetini ifade ettiği, halis bir kul olma sözünü yenilediği ve bunu elindeki nimetlerden takdim ederek gösterdiği yüksek değere sahip bir ibadettir. Böylece kurban ibadeti, Hz. Adem ile birlikte insan olmanın, hatalı olunsa da tövbe etmenin, bir kul olarak doğru olanı yapmayı ahlak edinmenin ve sahip olduklarının gerçek sahibinin Allah olduğunu ifade etmenin en güzel şeklidir.

Hz. Nuh da aynısını yaptı. İnsanlar ahlaksızlık, haksızlık ve zulüm içindeyken tufanla cezalandırıldıklarında, kurtulanların ilk ibadeti yine kurban oldu. Hz. Nuh ve inanan kavmi, günahları nedeniyle gelen tufandan kurtulduktan sonra hem tövbe amacıyla günahlarının affı için hem de kurtuluşun şükrü olarak kurban sundular. Hz. İbrahim de Nemrud'un zulmünden kurtulduktan sonra Allah'ın mukaddes kıldığı Filistin topraklarına ilerlerken, her konakta kurban sunarak şükrünü dile getirdi.

Hz. İbrahim, Allah tarafından mübarek kılınmış oğlu Hz. İsmail a.s. ile birlikte Beytullah'ı inşa ettikten sonra insanları Allah'a şükür amacıyla ve günahlarından affedilmek için tavaf etmeye ve orada kurban sunmaya davet etti. Böylece kurban ibadetine, Beytullah'ı tavaf ederken yapılan Hac ibadeti de en muhteşem şekliyle eklenmiş oldu. Bu nedenle, İslam tarihini Hz. Adem ile başlatan peygamberler tarihi yazarları, Hz. İbrahim'in yol boyunca kurban ibadetinin yanı sıra Allah'a ibadet için "beyt" adı verilen mescitleri inşa etmiş olmasını, kurban ibadetine yeni bir boyut kazandıran bir özellik olarak gördüler. Hz. İsmail'den sonra küçük kardeşi Hz. İshak da ilk vahyi aldığı yerde Allah'a şükür amacıyla kurban sundu. Onun oğlu Hz. Yakub da Allah'a şükür ve ibadetini kurban sunarak yerine getirdi.

Arz-ı mukaddes: Filistin

Bu peygamberlerin tamamı, Kur'an'da "arz-ı mukaddes" olarak anılan ve mübarek kılınan Filistin topraklarında görevlerini yerine getirdiler. Peygamberlerin şükür amacıyla sundukları kurban ibadetleri, yüzyıllar boyunca hem Hz. Musa ve Hz. İsa gibi büyük peygamberler hem de kendilerinden önceki şeriat sahibi peygamberlerin izinde giden diğer küçük peygamberler tarafından devam ettirildi. Kur'an'da adı geçen peygamberlerin üçü hariç, tamamı ümmetleriyle birlikte kurban ibadetlerini mukaddes Filistin topraklarında gerçekleştirdiler. Bu ibadetler, asırlar boyunca söz konusu peygamberlerin takipçileri tarafından devam ettirilmiştir. Ancak mukaddes topraklarda yaşanan olaylar nedeniyle insanlar, peygamberlerin dinlerini yavaş yavaş tahrif etmiş; onların getirdiği uygulamaları bırakıp başka inanç ve ritüelleri tercih etmeye başlamış; böylece Hz. Adem'den, Hz. Nuh'tan ve Hz. İbrahim'den beri süregelen kurban ibadetini de tahrif etmişlerdir.

Büyük peygamberlerin kaidelerini ve Allah'a şükür ibadetlerini terk eden Yahudiler ile Hristiyanlar, asırlar boyunca ne Hz. Musa'nın getirdiği şeriatta ne de Hz. İsa'nın tavsiye ve emirlerinde yer almayan uygulamaları benimsediler. Günde üç defa sunmaları gereken kurbanlardan bazıları çeşitli bahanelerle tamamen vazgeçerken geriye kalanlar ise kısmen uygulamaktan kaçındılar. Böylece bildiğimiz kadarıyla Hz. İbrahim'den itibaren mukaddes topraklarda Allah'a şükür ve tövbe amacıyla sunulan kurban ibadeti zamanla kaldırıldı.Bu durum, Hz. İsmail'in soyundan gelen Hz. Peygamber, Hz. İbrahim'den beri var olan dine ve ibadetlere dönüşü simgeleyen İslam'ı tesis edene kadar sürdü. Kur'an'ın Hz. Peygamber'in getirdiği dini ve şeriatı "ne Yahudi ne de Hristiyan olan Hz. İbrahim'in" dini olarak nitelemesinin anlamı bu şekilde daha da netleşti.

İslam, Hz. İbrahim'den beri mukaddes Filistin topraklarında icra edilen tevhid inancının temel ifadesi olan kurban ibadetini yeniden asli şekline kavuşturan bir din. Bu nedenle Filistin toprakları, her zaman Allah'a şükrün kurban aracılığıyla ifade edildiği mukaddes topraklardır. Bugün Filistin'de, Hz. Peygamber'in eliyle özgün haline kavuşturulan; Hz. İbrahim'in tesis ettiği, Hz. İshak'ın ve Hz. Yakub'un sürdürdüğü, Hz. Musa'nın 40 yıl boyunca çöllerde titizlikle gerçekleştirdiği kurban ibadeti yeniden ortadan kaldırılmak isteniyor.

Putperestlerin çocuklarını kurban ettiği bir dönemde Hz. İbrahim, Hz. İsmail yerine koç kurban ederek insan canının mukaddes olduğunu gösterdi ve çocuk cinayetini kaldırdı. Buna rağmen bugün "Hz. İbrahim'in dini adına" cinayet işleyen katiller şebekesi haline getirilen bir grup aracılığıyla putperestlik yeniden tesis edilmek isteniyor. Peygamberler tarihi ve onların merhamet dolu mesajlarına aykırı bu uygulamalar, Hz. İbrahim ve Hz. Musa dönemindeki putperest çocuk katliamlarını hatırlatan bir kurban anlayışıyla örtüşüyor. Gazzeli çocukları bombalar altında öldüren, bunu başaramadıklarında ise aç bırakarak katletmek isteyenlerin insanlık dışı uygulamalarına ve Allah'ın mukaddes kıldığı Filistin topraklarında putperestçe hareket edenlerin en zalim davranışlarına karşı Hz. İbrahim'in kurbanı ile mukabele etmek en güzel yanıttır.

Aslında Gazzeli babanın "Çocuklarımızı kurban ediyoruz" feryadı, peygamberlerin binlerce yıldır mücadele ettiği putperest uygulamaların mukaddes toprakları yeniden işgal ettiğinin bir haykırışıdır. Bu insanlık dışı vahşi uygulamaları, her şeyden önce insanlık onurumuzun gereği olarak, kuru ile birlikte yaşların da telef olacağı yeni bir tufan yaşanmadan, fiili olarak durdurmamız gerekiyor.

[Prof. Dr. İsmail Taşpınar, Marmara Üniversitesi Kudüs Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürüdür.]

*Makalelerdeki fikirler yazarına aittir ve Anadolu Ajansının editoryal politikasını yansıtmayabilir.

Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.