365bet籭

Dolar
39.26
Euro
44.61
ı
3,310.04
ETH/USDT
2,496.60
BTC/USDT
104,800.00
BIST 100
9,019.57
Analiz

Polonya seçimi ideolojik referandum niteliğinde

Polonya Cumhurbaşkanlığı seçimi sadece Nawrocki ile Trzaskowski arasındaki rekabeti değil, aynı zamanda muhafazakarlarla liberaller, ulusalcılarla küreselciler ve ABD ile AB arasındaki çekişmeyi de yansıtıyor.

Emrah Dokuzlu  | 31.05.2025 - Güncelleme : 01.06.2025
Polonya seçimi ideolojik referandum niteliğinde

İٲԲܱ

Doğu Avrupa bölge uzmanı Emrah Dokuzlu, Polonya Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin perde arkasını ve seçimin stratejik önemini AA Analiz için kaleme aldı.

📲 Artık haberler size gelsin
AA'nın WhatsApp kanallarına katılın, önemli gelişmeler cebinize düşsün.

🔹 Gündemdeki gelişmeler, özel haber, analiz, fotoğraf ve videolar için
🔹 Anlık gelişmeler için

***

Polonya, 1 Haziran Pazar günü Cumhurbaşkanını seçmek için yeniden sandığa gidecek. Varşova Belediye Başkanı ve liberal Sivil Koalisyon (KO) adayı Rafał Trzaskowski ile 2015-2023 yılları arasında iktidarda olan merkez sağ Hukuk ve Adalet Partisi’nin (PiS) desteklediği Ulusal Anma Enstitüsü (IPN) Başkanı Karol Nawrocki arasında ikinci tur Cumhurbaşkanlığı seçimi yapılacak.

İlk turda Trzaskowski, yüzde 31,4 oy alarak yüzde 29,5 oy alan rakibine karşı üstünlük sağladı ve iki aday şu anda anketlerde başa baş gidiyor. Seçim sonucu Polonya'nın önümüzdeki yıllarda nasıl yönetileceği açısından son derece önemli olmakla beraber, Polonya’nın Avrupa Birliği (AB) ile ilişkilerine ve iç siyasetteki toplumsal kutuplaşmasına da doğrudan etki edeceğe benziyor. İki aday arasındaki farkın çok yakın olması 2023 yılında yapılan parlamento seçimlerinde yaşanan çekişmenin Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde de devam ettiğini gösteriyor.

Seçiminin ikinci turu, yalnızca bir Cumhurbaşkanı seçimi değil, aynı zamanda ülkenin ideolojik yönünü belirleyecek bir referandum niteliğindedir. Anketler, seçimin çok yakın geçeceğini gösteriyor. Bu sebeple kararsız seçmenlerin vereceği karar, seçim sonucunu belirleyebilir. Katılımın rekor seviyede olacağı tahmin edilen bu seçim yalnızca iç politikayı değil, aynı zamanda ülkenin AB içindeki konumunu ve küresel sahnedeki duruşunu da şekillendirecek. Polonya siyasetinde kürtaj, LGBT, Rusya-Ukrayna Savaşı, Ukraynalı mültecilerin durumu, güvenlik, hukukun üstünlüğü ve yargı bağımsızlığı gibi konular, seçmenlerin kararını etkileyen başlıca gündem maddeleri olacak.

Liderlerin profilleri ve stratejileri

Sivil Koalisyon'un adayı Rafał Trzaskowski, 2018'den bu yana Varşova Belediye Başkanlığı görevini yürütüyor. 2020 yılında Polonya Cumhurbaşkanlığı için adaylık yarışına girmiş ancak Duda’ya karşı kaybetmişti. Trzaskowski, adaylığı sürecinde güvenlikten ekonomiye, sanayiden sosyal konulara ve yerel yatırımlara kadar uzanan beş ana başlıktan oluşan bir program sundu.

Güvenlik Paktı önerisiyle savunma politikasını parti tartışmalarının dışına çıkarmayı hedefleyen plan, Polonya Cumhurbaşkanı ve tüm siyasi grupların katılımıyla düzenli olarak toplanacak bir Ulusal Güvenlik Konseyi kurulmasını, savunma harcamalarının Gayri Safi Yurtiçi Hasıla'nın (GSYH) yüzde 5’ine çıkarılmasını ve yerli silah sanayisinin güçlendirilmesini öngörüyor.

Programın 'Sosyal ۲şda Sağduyu' başlıklı bölümü ise kürtaj yasasının gevşetilmesini, in vitro tedavi programlarının desteklenmesini ve Ukrayna vatandaşlarına yönelik 800+ yardımının sadece Polonya’da yaşayan ve çalışanlarla sınırlandırılmasını içeriyor.

Trzaskowski seçim stratejisinde, liberal ve AB yanlısı bir duruş sergiliyor. Genç ve şehirli seçmenleri hedef alarak, sosyal medya ve kamu etkinlikleriyle bu grubu mobilize etmenin yanı sıra Polonya Halk Partisi (PSL) ve Polonya Meclis Başkanı Szymon Franciszek Holownia gibi isimlerden destek alarak geniş bir koalisyon oluşturmayı amaçlıyor.

Trzaskowski, demokratik reformları savunma ve iklim değişikliği gibi konularda AB yanlısı duruşunu, sosyal politikalarda kürtaj hakları, LGBT+ hakları liberal tavrıyla destekleyerek, liberal seçmenleri kazanmaya çalışıyor. Trzaskowski'nin seçimdeki başarısı merkez ve sol seçmenleri bir araya getirmesine bağlı olacak. Ancak, Polonya Başbakanı Donald Tusk hükümetine yönelik olumsuz görüşlerden nasiplenmesi de muhtemel gözüküyor.

Trzaskowski’nin aksine Karol Nawrocki doğrudan siyaset kökenli bir isim değil. Bu durum, onu siyaset sahnesine taşıyan PiS’in daha önce yıpranmamış, hükümetten bağımsız ve sivil bir aday olarak sunmayı planladığını gösteriyor.

Bu planın şu anda ne kadar başarılı olacağı muallak ancak Nawrocki muhafazakar ve kırsal seçmenlere odaklanarak PiS’in geleneksel tabanını konsolide etmeyi ve sağ popülist oyları çekmeyi hedefliyor. Nawrocki Muhafazakar ve milliyetçi değerlere odaklanırken, yasadışı göç, mülteci ve yabancı karşıtlığı ile euroya geçişi reddeden politikalar öneriyor. Aynı zamanda ABD ile olan bağlarını, özellikle Başkan Donald Trump ve çevresiyle ilişkilerini vurgulayarak, aşırı sağa yakın ve güvenlik kaygısı taşıyan seçmenleri kendine çekiyor.

Sağ kanadı birleştirmedeki başarısı sayesinde, ilk turda yüzde 14,81 oy alan Sławomir Mentzen ile yüzde 6,34 oy alan Grzegorz Braun’un destekçilerini kazanması, Nawrocki'nin Cumhurbaşkanı seçilmesini sağlayabilir. Ancak, Trzaskowski’nin sürpriz bir şekilde Slawomir Mentzen destekçilerinden oy devşirme ihtimali de söz konusu.

Trzaskowski, geniş bir koalisyon oluşturarak merkez ve sol seçmenleri çekmeye odaklanırken, Nawrocki sağ kanadı konsolide etmeye çalışıyor. Trzaskowski, liberal değerler ve genç seçmenlerle şehirli tabanı hedeflerken, Nawrocki muhafazakar ve sağ popülist oyları birleştirme stratejisi izliyor.

Nawrocki, güvenlik konusunda Trzaskowski’den farklı olarak, Polonya’nın en önemli güvenlik garantörünün ABD olduğunu savunuyor. Bu yüzden ABD ile yakın ilişkilerin sürdürülmesine öncelik veriyor ve NATO dışında bağımsız bir Avrupa savunma gücü oluşturulmasına karşı çıkıyor.

AB-Trump çekişmesi

Genel olarak, Trzaskowski AB tarafından desteklenirken, Nawrocki ABD’den, özellikle Trump ve ekibinden destek alıyor. Bu durum, seçimin öneminin artmasının Polonya’nın bu iki güç arasında bir çekişme alanı olduğunu gösteriyor.

Karol Nawrocki hakkında, birinci tur ve ikinci tur seçimleri öncesinde şahsi hayatına ilişkin olumsuz içerikli dosyalarının servis edilmesi ve bu haberlerin ağırlıklı olarak AB medyasında geniş yer bularak köpürtülmesi AB için ilk tercihin Nawrocki olmadığını açıkça gösteriyor.

ABD’den bazı Cumhuriyetçi milletvekilleri, AB'ye bir mektup yazarak, eski ABD Başkanı Barack Obama, ABD'li milyarder George Soros ve küreselci grupların Polonya’daki Cumhurbaşkanlığı seçimlerine müdahale etmeye çalıştığı' endişelerini dile getirdi. Ayrıca, Trump’ın İç Güvenlik Bakanı Kristi Noem, geçtiğimiz günlerde Polonya’da yaptığı konuşmada seçmenlere Nawrocki’yi başkan olarak seçmeleri çağrısında bulundu. Trump da bu ayın başında Beyaz Saray’da Nawrocki ile bir araya geldi. Bu gelişmeler, tarafların desteğinin netleştiğini gösteriyor.

Olası senaryoda Trzaskowski’nin liberal duruşu, muhafazakar bir ABD yönetimiyle sınırlı-kontrollü gerilimler yaratabilir, ancak NATO’nun stratejik öncelikleri bu görüş farklılıklarını gölgede bırakır. Nawrocki’nin ABD’ye yakınlığı, özellikle savunma ve enerji alanlarında daha yoğun işbirliği getirebilir. Trzaskowski’nin zaferi, Polonya’yı AB’nin merkezine taşırken, Nawrocki’nin kazanması ise AB ile gerilimleri artırabilir. AB fonları, Trzaskowski için ekonomik bir avantaj, Nawrocki için ise bir risk oluşturuyor. Polonya’nın 2023’te AB’den aldığı 20 milyar euroluk katkı, bu ilişkilerin ekonomik önemini ortaya koyuyor.

Trzaskowski’nin seçilmesi durumunda, Polonya’nın AB ile daha yakın işbirliği kurması ve hukukun üstünlüğünü esas alan politikalar izlemesi bekleniyor. Bu sayede AB fonlarına erişim artabilir. Öte yandan, ABD ile ilişkiler NATO çerçevesinde dengeli ve pragmatik bir şekilde devam eder.

Nawrocki’nin seçilmesi, özellikle savunma ve enerji alanlarında ABD ile ilişkilerin güçlenmesini sağlar. Ancak bu durum, AB ile gerginliklere yol açabilir ve AB fonlarının kaybedilme riskini artırabilir.

Seçim sonucu ne olur?

Polonya seçimlerinde genel temayül, ülkenin muhafazakar doğusunun Nawrocki'ye daha liberal batısının ise Trzaskowski'ye oy vereceği yönündedir. Trzaskowski’nin, yurt dışında oy kullanan Polonya vatandaşlarından büyük oranda destek alması bekleniyor.

Buna mukabil Nawrocki'nin Birleşik Krallık ve Almanya gibi Batı Avrupa ülkelerindeki diasporaya kıyasla genellikle daha muhafazakar olan ABD'deki büyük diaspora arasında tercih edileceği tahmin ediliyor. Yine de ülke genelinde seçim sonucunu belirleyecek olan, kararsız seçmenlerin hangi yönde oy kullanacağı olacak.

Trzaskowski’nin kazanması, Tusk hükümetine yeni bir ivme kazandıracak. Bu da, bir sonraki parlamento seçimlerinden önce destek tabanını güçlendirmesi ve seçmenlerdeki motivasyonu yeniden artırması için bir fırsat yaratacak. Ancak Nawrocki'nin kazanması halinde hükümet, parlamento döneminin geri kalanında Cumhurbaşkanı'ndan direnç görmeye devam edecektir.

Nawrocki’nin kazanması, PiS’in 2027’de yapılacak parlamento seçimlerinde yeniden iktidara gelme umudunu güçlendirecek siyasi bir ivme yaratacaktır. Bu durum, hükümetin düşmesi ya da erken seçim ihtimalinin gündeme gelmesi gibi temayülleri artırabilir.

Nawrocki’nin siyasi tecrübesizliğinden mütevellit yenilgisi durumunda bile PiS içinde yükseleceği, Eski Cumhurbaşkanı Lech Kaczynski’nin ona siyasi yatırım yaptığı ve bu seçim sürecinin Nawrocki’yi ülke çapında tanınan bir figür haline getireceği yönünde görüşler var. Öte yandan, Nawrocki’nin Cumhurbaşkanı seçilmesinin Polonya’da siyasi istikrarsızlığı artırabileceği yönünde endişeler de söz konusu.

Sonuç olarak, bu seçim sadece Nawrocki ile Trzaskowski arasındaki rekabeti değil; aynı zamanda muhafazakarlarla liberaller, ulusalcılarla küreselciler ve ABD ile AB arasındaki çekişmeyi de yansıtıyor. Ancak hangi açıdan bakılırsa bakılsın, Polonya bu seçimi atlatabilecek güçlü bir demokrasi geleneği ve deneyimine sahip.

Öte yandan, seçimlerden sonra, toplum neredeyse ikiye bölünmüşken, Polonya’nın önünde gergin günler ve haftalar olduğuna dair pek çok gösterge var.

[Emrah Dokuzlu, Polonya Bilimler Akademisi Sosyal Araştırmalar Enstitüsü'nde (GSSR) Avrupa’daki Türklerin siyasileşme süreci hakkında akademik çalışmalar yapmıştır, Polonya siyasetiyle ilgili çalışmalar da yapmaktadır.]

* Makalelerdeki fikirler yazarına aittir ve Anadolu Ajansının editoryal politikasını yansıtmayabilir.

Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.