Trump-Musk kavgası: Dünyayı devletler mi yönetecek, şirketler mi?
Gelecekte "dünyayı devletler değil şirketler yönetecek" söylemi palavra mıydı? Evet, devlet muhtemelen büyük değişikliklerle yeni dönemde de varlığını sürdürecektir. Ancak şirketlerin yaşaması o kadar kolay görünmüyor.

İٲԲܱ
Ekonomist Erkan Öz, Trump-Musk ilişkisindeki gerilimlerin ekonomik boyutunu AA Analiz için kaleme aldı.
***
Birden bire başladı ve "daha genç" olan tarafın yine aniden özür dilemesi ile sona erdi. Trump-Musk kavgası bir yaz fırtınası gibi geldi geçti. Ancak olayın derinlerinde tüm dünyayı etkileyen büyük bir çatışma var.
AA'nın WhatsApp kanallarına katılın, önemli gelişmeler cebinize düşsün.
🔹 Gündemdeki gelişmeler, özel haber, analiz, fotoğraf ve videolar için
🔹 Anlık gelişmeler için
Sanayi ekonomisi bilgi ekonomisine dönüşüyor
ABD Başkanı Donald Trump, 2024 seçimlerini kazanırken koalisyonunu genişletti. 2016 seçimlerinde Trump'ın arkasında küreselleşmeden olumsuz etkilenen Amerika’nın "daha yerli" sermayesi ve işçi sınıfı vardı. 2024’te ise bu iki gücün yanında, yükselen teknoloji patronları da yerlerini aldı. Teknoloji kesimini ise çok bariz bir şekilde Elon Musk temsil ediyordu.
Teknoloji patronları da sonuçta bir sermaye kesimi değil mi? Üstelik uluslararası çalışmıyorlar mı? Neden teknoloji patronlarını küreselci sermayeden ayrı düşünüyoruz? Teknoloji patronları sadece ayrı bir sermaye sınıfını değil aynı zamanda ayrı ve yeni bir üretim modelini temsil ediyor. Tüm dünya fabrika ve sanayi temelli bir üretim modelinden, bilgi ile üretime dayalı yeni bir modele geçiyor. Sanayi ekonomisi bilgi ekonomisine dönüşüyor.
Küreselci sermaye hala eski modeli yani fabrikalarda işçilerin çalışmasına ve kitlesel tüketime dayalı modeli uyguluyor. Sadece özellikle işçilerin eski milli sınırlar içerisinde değil nerede ucuzsa orada kullanılmasını öngörüyor. Öte yandan yeni bilgi ekonomisi ise kitlesel kol emeğine ve el becerilerine dayalı işçi sınıfı ile çalışmıyor, zihinsel becerileri ile üretim yapan çok daha karmaşık insan gruplarına dayanıyor.
Sanayi üretimine dayalı eski model artık yaşlandığı ve eskisi kadar yüksek karlı çalışamadığı için önce kendi milli sınırlarını terk edip, emeğin çok daha ucuz olduğu başka ülkelere üretimi taşımış ve küreselci ideolojiyi başlatmıştı. Son dönemde ise bu kaçış da yeterli olmuyor. Nüfus o kadar yaşlı ve kol gücüne dayalı verimli fabrika üretiminden uzak ki onu ayakta tutmak için aşırı devlet harcaması yapmak ve bunu gerçekleştirebilmek için de sınırsız borçlanmak ve sınırsız para üretmek gerekiyor. Bunun da yeterli olmadığı yerde ülkeye vasıfsız ucuza çalışan yeni yabancı işçilerle doldurmak şart haline geliyor. Sanırım bu koşullar, Trump’ın rakibi olan Demokratların neden küreselci bir düzeni savunduğunu, neden sınırsız Amerikan Doları’nı tercih ettiğini ve neden göçmenlere ultra yumuşak davranmayı normal karşıladığını açıklıyor.
İşte bu farklılıklar sebebiyle bilgi ekonomisini yöneten teknoloji patronları eski ekonominin temsilcisi küreselci sermaye ile çatışmaya girdi ve yakın dönemde Trump tarafına geçti. Ancak bu üçlü koalisyonun ilk iki üyesi yani yerli Amerikan sermayesi ve yerli işçi sınıfı da aslında eski fabrika tipi üretimin temsilcileri. Bu durumda teknoloji patronlarının eski modelde çalışan bu kitleler ile de çatışması kaçınılmaz.
Trumpçı ideoloji, zamanda geriye gitme arzusu taşıyor. Yani sanayi ekonomisinin hala genç olduğu, aile kurumunun sağlam kaldığı, doğum oranlarının yüksek olduğu, nüfusun genç olduğu eski günlere dönülmesini istiyor. Aynı şekilde, el emeğine dayalı üretimin yeniden yaygınlaşmasını, bu üretimin Amerika’da yapılmasını ve para sisteminin de tıpkı eskiden olduğu gibi ı gibi sınırlı bir kaynağa dayanmasını savunuyor.
Bu nedenlerle, Trump küreselciliğe, "woke" ideolojisine ve borçlara karşı çıkıyor, ı ya da bitcoin gibi sınırlı paraları övüyor. Sanayi ekonomisinin en yaşlı versiyonu olan "küreselcilik" ideolojisine Musk da karşı çünkü bu küreselcilik özellikle aşırı devlet harcamalarını olağan görüyor. Küreselcilik, maddi manevi yaşlanan çalışan veya çalışmayan kesimleri gelişmiş ülkelerde ne pahasına olursa olsun desteklemeyi öngörüyor. Çünkü ucuz emek cennetlerinde üretilen malların bu gelişmiş ama yaşlı toplumlarda hala tüketilmesi gerek.
Oysa teknoloji patronlarına göre, gelişmiş ülkelerde rastgele harcanan kaynaklar yerine, bu kaynaklar bilgi ekonomisinin gelişimine yönlendirilmelidir. Onlara göre bu yatırımlar, örneğin Musk’ın elektrikli araçlarına ya da yeniden kullanılabilir ve ucuz roket projelerine aktarılmalıdır. Bu nedenle, bir dönem Musk ve Trump, küreselcilere karşı aynı safta yer alıyor gibi göründü.
Devlet-şirket ilişkisindeki çatışma
Gelin görün ki fizikte zamanda geriye gitmek mümkün olmadığı gibi sosyal bilimlerde üretim biçimlerinde de geriye gidiş yoktur. Eski tip sanayi ekonomisi kaçınılmaz bir biçimde bilgi ekonomisine dönüşüyor. Üretim zamanla fabrikalarda kitlesel kol gücüne dayalı olarak değil, yapay zeka, robotlar ve 3 boyutlu yazıcılar ile gittikçe daha kendine has küçük gruplara yönelik olarak ve daha yerel biçimlerde gerçekleştirilecek.
Bu nedenle, Trump’ın yaptıkları ile söyledikleri birbirini tutmuyor. Sanayi üretim biçimini daha genç dönemlere geri götürme hayalini kuran Trump, kendisine oy veren yerli sermaye ve işçi sınıfının da yaşlanacağı gerçeği ile karşı karşıya. Bu nedenle Trump, tıpkı küreselciler gibi devlet harcamalarını arttırarak bu yaşlanan kesimlerin bakımını gerçekleştirmek durumunda. İşte Musk ile kavga da zaten seçimden önceki söylemlerin tam tersine Trump’ın yine harcamaları arttırmaya devam eden yeni bir bütçe hazırlaması ile çıktı. Musk şu an geri adım atmış olsa da temeldeki bu büyük çatışma ortadan kalkmış değil.
Trump’ın özellikle Musk’ın göz bebeği SpaceX’e verilen devlet ihalelerini iptal etme tehdidi etkili olmuş görünüyor. Trump’ın elinde tuttuğu devlet gücü dünyanın en zengin adamına karşı galip geldiğine göre, bu durumda siyasetçiler sosyolojik ve ekonomik güçlerin üzerine mi çıkmış oluyor? Hayır. Sadece şu an Trump koalisyonunun ilk iki parçası yani yerli sermaye ve işçi sınıfı üçüncü daha yeni bölümden şimdilik daha kuvvetli o kadar. Ancak zaman bilgi ekonomisi lehine işliyor. Bugün geri adım atan teknoloji güçleri yarın bu Musk olur ya da başka bir kişi ya da grup olur yeni yeni çıkışlarla surda gedikler açmaya çalışacaktır. Ve nihayet devlet mekanizması da tamamen bilgi ekonomisi ile uyumlu çalışır hale gelecektir.
Peki "gelecekte dünyayı devletler değil şirketler yönetecek" söylemi palavra mıydı? Evet, bu bir palavra ancak Musk, Trump karşısında geri adım attığı için değil. "Şirket" dediğimiz kurum da sermaye, fabrika ve sanayi ekonomisinin bir ürünüdür. Şirketler ve para sahibi insanlar dünyaya sanayi ekonomisi ile son 300 yılda ve özellikle son yüzyılda hakim oldu. Para ve sanayi ekonomisi yaşlanıp tamamen çöktüğünde şirketler de eski yapıyla birlikte çökecek. Şu an eski ekonomi özellikle ilk ortaya çıktığı yerlerde gittikçe zayıfladığından toplumsal birçok sorunu çözemez hale geldi.
Bu nedenle, birçok toplumsal rolü devlet üstlenecek. Kamu harcamalarının ve devlet borçlarının ‘gelişmiş’ ülkelerde roket gibi fırlamasının sebebi de bu. Devletler birçok farklı üretim biçiminde yaşamıştır, sanayi ekonomisinden önce de devletler vardı sonuçta, fakat şirket özellikle sanayi ekonomisine özgü bir yapıdır. Bu nedenle devlet muhtemelen büyük değişikliklerle yeni dönemde de varlığını sürdürecektir. Ancak şirketlerin yaşaması o kadar kolay görünmüyor. Peki şirketlerin yerini hangi yeni yapılanmalar alabilir. Decentralized Autonomus Organizations (Merkeziyetsiz Özerk Organizasyonlar) ya da kısa adıyla DAO’ları bir incelemenizi öneririm.
[Erkan Öz, Ekonomisttir.]
*Makalelerdeki fikirler yazarına aittir ve Anadolu Ajansının editoryal politikasını yansıtmayabilir.
Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.