Türkiye'nin küçük modüler reaktör hamlesinin stratejik önemi
Türkiye’nin SMR hamlesi yalnızca yeni santral inşa etmekten ibaret değil, aynı zamanda elektrik şebekesinin esnekliğini artıran, sanayiye kesintisiz ısı sağlayan ve bölgesel diplomasiye güç katan çok yönlü bir strateji paketidir.

İٲԲܱ
Milli İstihbarat Akademisinden Dr. Celal Erbay, Türkiye'nin küçük modüler reaktör hamlesinin stratejik önemini AA Analiz için kaleme aldı.
AA'nın WhatsApp kanallarına katılın, önemli gelişmeler cebinize düşsün.
🔹 Gündemdeki gelişmeler, özel haber, analiz, fotoğraf ve videolar için
🔹 Anlık gelişmeler için
***
Türkiye’de 4,8 gigavat kapasiteye sahip Akkuyu Nükleer Güç Santrali'nin devreye girmesine aylar kalırken, Sinop ve Trakya’daki yeni büyük reaktör projeleri için de çalışmalar hızla devam ediyor. Ancak küresel nükleer sahnede ilgi, fabrikada üretilip sahada “tak-çıkar” kolaylığıyla monte edilen Küçük Modüler Reaktörlere (SMR) daha fazla yoğunlaşıyor. 300 megavat altı bu kompakt yapılar, yatırım riskini düşüren kademeli kapasite artışı, pasif güvenlik sistemleriyle yüksek işletme emniyeti, sanayi bölgeleri veya ada şebekelerine yakın konumlanma ve gerektiğinde yüzer platform entegrasyonu gibi avantajlar sunuyor.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın 2053 karbon sıfır vizyonuna paralel olarak Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, önümüzdeki 20 yılda Türkiye’nin enerji sepetine en az 5 gigavat SMR eklemeyi hedeflediklerini belirtiyor.
SMR teknolojisi
Birkaç yüz tonluk bir türbinin kara inşaatına gerek kalmadan fabrikadan tıra yüklenip doğrudan limana veya sahaya ulaştığını düşünürsek, SMR’ler nükleer enerjiyi tam olarak “endüstriyel lojistik” mantığına taşır. Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (UAEA), SMR’leri 300 megavat net elektrik çıkışı veya altı kapasiteye sahip, tek modülü fabrika ortamında üretilebilen reaktörler olarak tanımlar. Üretilen modüller tren, gemi ya da ağır yük kamyonuyla sevk edilip temele oturtulduktan sonra blok halinde birleştirilir. Bu yöntem, klasik reaktörlerdeki uzun saha işlerinin çoğunun aşılmasını sağlayarak finansman takvimini de oldukça kısaltır. SMR’ler “lego” mantığıyla çoğaltılabildiği için ilk modül devreye girerken ikinci modül sahaya taşınabilir. Böylece hem kademeli talep artışını karşılar hem de maliyetleri aşağı çeker.
Dünya genelinde birçok farklı SMR tasarımı üzerinde çalışılsa da üç temel eğilim ön plana çıkar. Bunlar, Akkuyu’da da kullanılan geleneksel basınçlı su reaktörleri, yüksek sıcaklıklı gaz soğutmalı reaktörler ve henüz konsept tasarım aşamasındaki ergimiş tuz ya da hızlı nötron reaktörleridir.
Kanada 1.2 milyon ev için imzayı attı
2025 itibarıyla ticari ölçekte çalışan iki SMR tasarımı bulunuyor. Bunların ilki olan Rusya’nın geliştirdiği KLT-40S yüzer nükleer santrali, Ocak 2025’te 1 milyar kilovat saat eşiğini aşarak güvenilirlik testini başarıyla geçti. Diğer tasarım ise Çin’in Hainan adasındaki 2026’da şebekeye bağlanması hedeflenen Linglong One (ACP-100) reaktörüdür. Yılda 1 milyar kilovat saat elektrik üretme kapasitesine sahip olan reaktör yaklaşık 520 bin evin elektrik ihtiyacını karşılayacak. Devlet fonlarıyla geliştirilen her iki reaktör, “SMR’ler çalışıyor” mesajını küresel vitrine koymuş durumda.
Kanada Nisan 2025’te 1,2 milyon evin elektrik ihtiyacını karşılayacak 300 megavatlık bir kaynar su reaktör tasarımı için inşaat lisansını verdi ve mayısta şantiye sözleşmesini onayladı. Kanada, Batı dünyasının ilk şebeke ölçekli SMR’sini 2030’da devreye almayı hedefliyor. ABD ise, Wyoming eyaletinde kurulacak olan 345 megavat kapasiteli sodyum soğutmalı hızlı reaktörünün federal izin sürecini 2026’da tamamlamayı planlıyor.
Avrupa’da Birleşik Krallık, kamu kurumu “Great British Nuclear” üzerinden altı SMR tasarımını 2024’te kısa listeye aldı ve 2025 sonuna kadar iki veya üç teknolojinin seçilmesi planlanıyor. Finlandiya, Norveç ve Çekya SMR sahaları için ön fizibilite çalışmaları yürütürken, Avrupa Birliği (AB) tarafından Fransa’nın SMR tedarik zincirini güçlendirmek üzere 300 milyon Avroluk fon oluşturuldu. Güney Kore, Japonya ve Arjantin de kendi geliştirdikleri prototipleri üzerinde çalışmalarına devam ediyor.
Türkiye’nin nükleer stratejisi ve SMR gündemi
Türkiye’nin ilk büyük ölçekli nükleer santrali Akkuyu’daki birinci ünitenin devreye girmesi için geri sayım sürerken, Sinop ve Trakya sahalarında yaklaşık 10 gigavatlık ilave kapasite görüşmeleri devam ediyor. Ülkemiz, 2050 yılına kadar toplam 20 gigavatlık nükleer enerji kapasitesine ulaşmayı hedefliyor. Bu kapasitenin 15 gigavatı büyük (konvansiyonel) nükleer reaktörlerden, 5 gigavatı ise küçük modüler reaktörlerden sağlanacak. Bu ikili yapı, hızlı talep artışını büyük ünitelere, yerli esneklik ihtiyacını ise modüler sistemlere paylaştırarak elektrik arzını dengeli biçimde büyütmeyi amaçlıyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 26 Mart 2025’te ilan edilen “2030 Sanayi ve Teknoloji Stratejisi” ile yerli bir SMR tasarımına ve nükleer teknopark inşasına başlanacağını belirterek “yerli SMR hamlesini” resmileştirdi. Yerli SMR programının ekonomik belkemiğini kamu-özel sektör iş birliğine dayanan kademeli finansman modeli üzerine oturtmak stratejik anlamda doğru bir tercih olacaktır. Buna göre ilk iki veya üç SMR modülü için devlet garantili alım anlaşmaları devreye girecek ve sonraki modüller ise düşük faizli yeşil tahviller ve ihracat kredileriyle finanse edilecek Yerli ağır sanayimiz, reaktör basınç kapları ile ısı eşanjörleri gibi büyük komponentlerin en az yüzde 40 veya 50’sini yerli üretimle karşılayacak, ihtiyaç duyulan diğer parçaların üretimi için nükleer teknoparkta kurulan firmalar desteklenecek. Böylece proje değerinin büyük kısmı ülke içinde kalacak, teknoloji transferi ve istihdam etkisi maksimize edilecek.
SMR’lerin Türkiye için öncelikli faydaları
Türkiye’nin SMR hamlesi yalnızca yeni santral inşa etmekten ibaret değil, aynı zamanda elektrik şebekesinin esnekliğini artıran, sanayiye kesintisiz ısı sağlayan ve bölgesel diplomasiye güç katan çok yönlü bir strateji paketidir. Kompakt tasarımları ve modüler kurulumu sayesinde SMR’ler, büyük ölçekli reaktörlere kıyasla hem finansal hem de coğrafi açıdan daha esnek çözümler sunar. Bu teknolojinin Türkiye’ye sağlayacağı en kritik faydalar dört madde halinde ifade edilebilir.
1) Elektrik ve şebeke esnekliği: Kara tipi 70–300 megavatlık modüller, bölgesel dağıtık santraller gibi çalışarak yenilenebilir dalgalanmalarını dengeler ve enerji arz güvenliğini artırır. Kademeli kurulum sayesinde ilk ünite devreye girerken yatırım getirisi başlar ve böylece finansman baskısı büyük reaktörlere göre belirgin biçimde azalır.
2) Sanayide sürekli ısı ve temiz hidrojen: Metalürji, petrokimya ve gübre tesisleri 500 dereceye varan doymuş buhara ihtiyaç duyar. SMR’ler sürekli ısı sağlama kapasiteleriyle sanayide ihtiyaç duyulan buharı üretmek üzere kullanılan doğalgaza olan bağımlılığı azaltır. Aynı ısı, elektrolizörleri besleyerek temiz hidrojen üretimini de sağlar.
3) Yüzer platformlar ve uzak şebekeler: Deniz kıyısında olası ihtiyaç sonrasında hızla konuşlandırılacak yüzer platform tipi üniteler veya Gökçeada-Bozcaada gibi ada hatlarına doğrudan bağlantı hem iletim kayıplarını düşürür hem de dizel jeneratör maliyetini ortadan kaldırır. Bu tür platformların geliştirilebilmesi, Türkiye’nin tersane-gemi inşası yetkinlikleriyle de örtüşüyor.
4) Jeopolitik ve diplomasi aracı: Orta Doğu, Balkanlar, Afrika ve Orta Asya’da elektrik üretimi sorunu yaşayan dost ülkeler, ortak finansmanla Türkiye’de üretilen SMR modüllerine erişebilir. Bu da savunma, enerji ve teknoloji ekseninde yeni diplomatik ilişkiler doğurarak ihracat gelirlerimizi artırır.
Sonuç olarak küçük modüler reaktörler, Türkiye’nin enerji sahnesine yalnızca yeni santraller değil, stratejik kuvvet çarpanı da getirecek. Fabrikada üretilebilir bu üniteler sayesinde ülkemiz; şebekede esneklik, sanayide kesintisiz ısı, ihracatta yüksek teknoloji üçgenini tek hamlede güçlendirecektir. Lisans sürecini hızlandırıp seri üretime geçtiğimiz gün, Türkiye bölgesel nükleer enerji oyununda ağırlık merkezine dönüşecek. Özellikle SMR’lerin yüzer platformlara entegrasyon yeteneğine sahip olması sayesinde ülkemiz enerji arzında üst liglere çıkacaktır.
[Dr. Celal Erbay, Milli İstihbarat Akademisi]
*Makalelerdeki fikirler yazarına aittir ve Anadolu Ajansının editoryal politikasını yansıtmayabilir.
Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.