365betÌåÓýÔÚÏßÊÀ½ç±­

Avusturya’da genel seçimi kazanan Nazilerin kurduÄŸu aşırı saÄŸcı parti FPÖ neyi amaçlıyor?

Oyların yüzde 28,8'ini alan FPÖ ülke tarihinde ilk defa genel seçimi birinci sırada tamamladı.

Avusturya'da 29 Eylül’de yapılan genel seçimi oyların yüzde 28,8'ini alarak tarihinde ilk kez birinci tamamlayan aşırı saÄŸcı Avusturya Özgürlük Partisi (FPÖ), ülkedeki yabancılara ve Müslümanlara karşı sert önlemler almayı hedefliyor.

(Avusturya Özgürlük PartisiAA muhabiri, kurucusu Nazi parlamentosunun üyesi FPÖ’nün dünü ve bugününe iliÅŸkin bilgileri derledi. 

FPÖ, Avusturya'nın önde gelen Nazilerinden eski SS tümgenerali ve İkinci Dünya Savaşının sonuna kadar Nazi parlamento üyeliÄŸi yapmış Anton Reinthaller tarafından 1956'da kuruldu.

Partinin ideolojisini aşırı saÄŸa konumlayan Reinthaller, öldüÄŸü 1958’e kadar genel baÅŸkanlık koltuÄŸundan ayrılmadı.

Kurucu üyeleri tanınmış Nazilerden oluÅŸan aşırı saÄŸcı parti, 1986’da 46 yaşındaki Jörg Haider’in baÅŸkanlığa gelmesiyle yükseliÅŸe geçti.

Ailesi gibi Nazi ideolojisiyle yetiÅŸen Haider, “Avrupa BirliÄŸi’nin (AB) iÅŸe yaramaz bir yapı olduÄŸunu ve anavatanın korunması gerektiÄŸini” savunarak, ülkede uzun yıllar iktidarı paylaÅŸan ÖVP (Avusturya Halk Partisi) ve SPÖ’ye (Sosyal Demokrat Parti) karşı girdiÄŸi her seçimde oylarını artırmayı baÅŸardı.

Tarihler 1999’u gösterdiÄŸinde Avusturya’da Haider’in FPÖ’sünün genel seçimde oyların yüzde 26,9’unu alarak sandıktan ikinci parti çıkması tartışmalara yol açtı.

İkinci Dünya Savaşından sonra ülkede ilk defa bu kadar yüksek oya ulaÅŸan aşırı saÄŸcılar, merkez saÄŸ ÖVP ile koalisyon hükümeti kurma kararı aldı ancak Haider, baÅŸta İsrail olmak üzere AB’nin sert tepkisi ve baskıları sonucu koalisyon hükümetinde yer almadı.

Strache ile FPÖ’de Türk, İslam ve yabancı karşıtı söylem yükseliÅŸe geçti

Bir grup FPÖ’lü, 2005’te Haider’i 1999’daki baskılara yeterince direnmediÄŸi ve partinin 2002 seçiminde yüzde 16’dan fazla oy kaybetmesine neden olduÄŸu gerekçesiyle devirerek, partinin başına Viyana TeÅŸkilat BaÅŸkanlığını yürüten diÅŸ teknisyeni Heinz Christian Strache’yi getirdi.

Özellikle Viyana’daki yerel seçimde kullandığı Türk, İslam ve yabancı karşıtı söylem ve sloganlarla tanınan Strache’nin partinin başına geçmesiyle FPÖ’nün siyasi söyleminde de ciddi deÄŸiÅŸiklik oldu.

DoÄŸrudan İslam'ı ve Müslümanları hedef alan Strache, ülkedeki yabancılar arasında da özellikleri Türkleri hedefe koydu. 

AB’ye mesafeli duran Strache, Türkiye’nin AB üyeliÄŸi sürecine de çok katı bir tutum sergiledi.

Strache’nin öncülüÄŸünü yaptığı Türk, İslam ve yabancı karşıtı söylem saÄŸ ve merkez saÄŸ seçmende de ciddi bir karşılık buldu.

Avrupa'da 2015’te ortaya çıkan mülteci krizi Strache’nin başında bulunduÄŸu FPÖ’nün söylem üstünlüÄŸünün daha da pekiÅŸmesini saÄŸladı.

Bu arada 2016’da yapılan cumhurbaÅŸkanlığı seçiminde FPÖ’nün adayı Norbert Hofer’in, ilk turda oyların yüzde 35’ini alması ülkedeki aşırı sağın yükseliÅŸinin en büyük sinyallerinden biri olarak deÄŸerlendirildi.

FPÖ’nün, Kasım 2017’den Mayıs 2019’a kadar süren aşırı saÄŸ koalisyon hükümetinin parçası olarak aldığı neredeyse tüm kararlar İslam, Türkiye ve göçmen karşıtı oldu.

Bu süreçte, anaokulu ve ilkokullarda baÅŸörtüsü yasağı, ülkedeki Müslümanları fiÅŸlemek için Siyasal İslam Dokümantasyon Merkezinin kurulması ve Müslümanların güvenlik sorunu olarak tanımlanması gibi çeÅŸitli adımlar atıldı.

Küresel krizler aşırı saÄŸcı Neonazilere yaradı

FPÖ Genel BaÅŸkanı Strache’nin yolsuzluk videolarının basına sızmasının ardından koalisyon hükümeti dağıldı ve parti ciddi oranda destek kaybetti.

Kovid-19 salgınına karşı alınan katı tedbirleri ve Ukrayna’daki savaşın yol açtığı ekonomik durumu iyi kullanan FPÖ, halk arasındaki popülerliÄŸini artırarak yeniden yükseliÅŸe geçti.

Aşırı saÄŸcılar yürüttükleri kampanyanın ilk meyvesini 6-9 Haziran'da yapılan Avrupa Parlamentosu seçimlerinde aldı. Aşırı saÄŸcılar İkinci Dünya Savaşı sonrası dönemde ilk defa bir seçimde birinci sıraya yükseldi.

FPÖ oyların yüzde 28,8'ini alarak ülke tarihinde ilk defa bir genel seçim kazandı.

Aşırı saÄŸcı ideolojinin merkez saÄŸ eliyle iktidara taşınması ve ırkçı, ötekileÅŸtirici, Müslüman karşıtı çok sayıda uygulamanın hayata geçirilmesi ideolojinin sahibi FPÖ’yü daha marjinal söylemlere yöneltti.

FPÖ, nüfusunun yüzde 25’ini göçmen ya da göçmen kökenlilerin oluÅŸturduÄŸu 9 milyonluk Avusturya’da “geri göç” (re-migration), ülkenin Avusturyalılardan oluÅŸan homojen bir yapıya kavuÅŸturulması, ülkedeki 700 binden fazla Müslümanı temsil eden Avusturya İslam Cemaatinin (İGGÖ) kapatılması gibi hem hukuki hem de pratik açıdan yapılması mümkün olmayan söylemlerle oylarını artırarak seçimin kazananı oldu.

Strache’nin 2019’da ortaya çıkan yolsuzluk suçlamalarında Rusya ile kurduÄŸu derin iliÅŸkilerin gün yüzüne çıkması, Ukrayna’daki savaÅŸta Moskova’dan yana tutum sergilemesi FPÖ’nün AB içinde sakıncalı bir yapı olarak kabul edilmesine neden oldu.

AB’nin yaklaşımından çok da rahatsız olmayan aşırı saÄŸcı parti, halihazırda BirliÄŸin mevcut iÅŸleyiÅŸinin deÄŸiÅŸtirilerek, üye 27 ülkenin ortak kararlar almak yerine, her bir ülkenin kendi kararlarını alması gerektiÄŸini savunuyor.