

Daha fazlası için Instagram’dan
İnsan Hakları İzleme Örgütü (HRW) ve Uluslararası Af Örgütünün (Amnesty) de aralarında bulunduÄŸu 114 sivil toplum kuruluÅŸu (STK), İsrail'le Ortaklık AnlaÅŸması'nı askıya alması için Avrupa BirliÄŸi'ne (AB) çaÄŸrı yaptı.
AB Dış İliÅŸkiler Servisi, İsrail'le Ortaklık AnlaÅŸması'nın sürdürülmesini, "insan haklarına ve uluslararası hukuka uyma" ÅŸartına baÄŸlayan 2. madde çerçevesinde inceliyor. Bu, anlaÅŸmanın askıya alınmasına yol açabilecek prosedürün ilk adımını oluÅŸturuyor.
İnceleme sonucunun bugünkü AB DışiÅŸleri Bakanları Toplantısı'nda ele alınması bekleniyor.
Aralarında HRW ve Uluslararası Af Örgütünün bulunduÄŸu 114 STK, toplantı öncesinde yayımladıkları ortak açıklamada, güvenilir incelemede yalnızca İsrail'in insan hakları ÅŸartına "ciddi bir ÅŸekilde" uymadığı sonucuna varılacağını belirterek, AB'yi Ortaklık AnlaÅŸması'nı askıya almaya davet etti.
HRW'nin AB kurumları nezdinde temsilciliÄŸini yapan Direktör Yardımcısı Claudio Francavilla, BirliÄŸin İsrail politikası ve Ortaklık AnlaÅŸması'nın askıya alınma çaÄŸrısına iliÅŸkin AA muhabirine deÄŸerlendirmelerde bulundu.
"İsrail'le diyalog giriÅŸimlerinin baÅŸarısız olduÄŸu açık"
Daha önce düzenlenen AB-İsrail Ortaklık Konseyinde Gazze'de ateÅŸkesin saÄŸlanması, insani yardımın giriÅŸine izin verilmesi ve gasp faaliyetlerinin durdurulması gibi çaÄŸrıların yapıldığını anımsatan Francavilla, Tel Aviv'in bu çaÄŸrıların "tam tersini yaptığını" söyledi.
Francavilla, "Dolayısıyla (İsrail'le) her diyalog giriÅŸiminin büyük ölçüde baÅŸarısız olduÄŸu açık. Hayal kırıklığı ve üye devletlerin harekete geçme ihtiyacı da bu noktada ortaya çıkmakta." dedi.
Avrupa'daki Filistin'e destek gösterileri
Avrupa genelinde aylardır Filistin'e destek için protestoların düzenlendiÄŸine iÅŸaret eden Francavilla, "İnsanlar, her gün sosyal medyada kendi gözleriyle gördükleri dehÅŸeti, suçları ve bazı eylemlerin acımasızlığını görmezden gelemiyor." ifadesini kullandı.
Francavilla, binlerce Filistinlinin yardım dağıtım merkezlerinde sistematik olarak hedef alınmasına yol açan İsrail-ABD güdümlü Gazze İnsani Yardım Vakfının faaliyetlerine iliÅŸkin, "Olup bitenler, kesinlikle ÅŸok edici ve nihayet harekete geçmeleri için (Avrupa'daki) hükümetler üzerinde tabandan gelen çok fazla baskı var." diye konuÅŸtu.
AB'nin "en düÅŸük standardı" Gazze'de görüldü
Francavilla, AB'nin "haklı olarak" Rusya'ya karşı yaptırımlarda bulunduÄŸu görüÅŸünü paylaÅŸarak bu kararın AB için ÅŸimdiye kadarki "en yüksek standardı" oluÅŸturduÄŸunu söyledi.
"Birkaç ay sonra ise bunun tam tersini gördük ve Gazze'ye yönelik tepki söz konusu olduÄŸunda AB'nin ÅŸimdiye kadarki en düÅŸük standardını gördük." diyen Francavilla, bunun Birlik için "inkar edilemeyen çifte standart" suçlamalarına yol açtığını dile getirdi.
AB üyesi 27 ülke tarafından onaylanan metinlerde İsrail'e karşı eylemsizliÄŸin ortaya çıktığını kaydeden Francavilla, sözlerine ÅŸöyle devam etti:
"(Metinlerde) 7 Ekim 2023'ten itibaren, İsrail'in yaptığı hiçbir ÅŸeyin savaÅŸ suçu olarak kınanmadığını görürsünüz. İfadeler orada deÄŸil. İnsanlar soykırımdan, insanlığa karşı iÅŸlenen suçlardan vesaire bahsediyor. Bu metinlerde İsrail'in en ufak bir uluslararası insancıl hukuk ihlali bile yok çünkü bu dilin kullanılmasını, İsrailli yetkililerin herhangi bir ÅŸekilde hesap vermesini engellemek için ellerinden gelen her ÅŸeyi yapan bazı üye devletler var."
Francavilla, Ortaklık AnlaÅŸması'nın ticaret ayağının askıya alınması dahil İsrail'e karşı somut tedbirlere baÅŸvurulmaması halinde gözden geçirme sürecinin hiçbir iÅŸe yaramayacağını söyledi.
"AB, 60 bin can için geç kaldı"
Francavilla, Avrupa'da Filistin'e destek gösterileri nedeniyle hükümetlerin bir ÅŸey yapmak durumunda kaldıklarını belirterek, "(AB) 60 bin can, çok büyük miktarda acı ve yıkım kadar geç kaldı ama ÅŸimdi harekete geçme fırsatı var." diye konuÅŸtu.
AB'nin Batı Åžeria'da İsraillilerin gasp faaliyetlerine yönelik yaptırımlarda bulunduÄŸunu hatırlatan Francavilla, bunun Filistin topraklarını gasbeden İsraillilerin devlet destekli olduÄŸu gerçeÄŸiyle örtüÅŸmediÄŸini dile getirdi.
Francavilla, İsrail merkezli STK'lerin Batı Åžeria'da iÅŸlenen suçlarda mahkumiyet oranını yüzde 3 olarak tespit ettiÄŸini belirterek, "Bu, adaletin tam tersi. İsrail'in kendi başının çaresine bakmaya, kendi suçlarıyla ilgilenmeye, bağımsız bir yargıya ve demokratik kurumlara sahip olduÄŸu için bunları kovuÅŸturmaya istekli olduÄŸu yönündeki herhangi bir iddianın yanlış olduÄŸu, gerçekler, veriler ve İsrailli STK'lerin rakamları tarafından kanıtlanmıştır." deÄŸerlendirmesinde bulundu.
Ortaklık AnlaÅŸması'nın insan hakları ÅŸartının yalnızca Gazze hakkında olmadığını, aynı zamanda Batı Åžeria, DoÄŸu Kudüs ve Lübnan gibi bölgeleri de kapsadığını kaydeden Francavilla, AB üyesi ülkelerde Gazze'ye ulaÅŸtırılan insani yardımda bir miktar iyileÅŸme saÄŸlanması halinde hedefe ulaşıldığı yanılsamasının olmaması gerektiÄŸini vurguladı.
Francavilla, İsrail'in iÅŸgali altındaki Filistin topraklarının hepsinde apartheid uyguladığının altını çizerek, "Gazze olmasaydı bile İsrail'in 2. maddeye uygun davrandığını iddia etmenin mümkün olmadığına dair elimizde çok çarpıcı bulgular var." dedi.
"AB, 7 Ekim 2023'ten önce harekete geçmeliydi"
AB hükümetlerinin Gazze'deki soykırımı önlemek için ellerindeki tüm araçları kullanmakla yükümlü olduÄŸuna iÅŸaret eden Francavilla, "Bu konuda açıkça baÅŸarısız oldular. Åžimdi Ortaklık AnlaÅŸması'nın olası askıya alınması, bu yükümlülüÄŸe uymaya çalışmak için bazı adımlar atmaları için bir fırsat teÅŸkil ediyor." ifadelerini kullandı.
Francavilla, AB üyesi bazı ülkelerin İsrail'e karşı Ortaklık AnlaÅŸması'nın askıya alınması tehdidinin yeterli olacağı düÅŸüncesine katılmadıklarını söyledi.
AB'nin İsrail'e karşı harekete geçmesi için çok güçlü nedenlerin bulunduÄŸuna dikkati çeken Francavilla, "Sadece Gazze'de deÄŸil tüm iÅŸgal altındaki Filistin topraklarında İsrailli yetkililer tarafından iÅŸlenen çok güçlü, ciddi, korkunç insan hakları ihlalleri var. Harekete geçmelerini gerektiren nedenler de bunlar." diye konuÅŸtu.
Francavilla,"Bana sorarsanız (AB'nin) mevcut çatışmalardan, 7 Ekim 2023'ten önce harekete geçmesi gerekirdi. İşgalle, yerleÅŸimci politikayla, Filistinlilerin haklarının İsrailli yetkililer tarafından her gün tam bir cezasızlıkla ihlal edildiÄŸine dair çok güçlü kanıtlar zaten vardı." görüÅŸünü paylaÅŸtı.