365betÌåÓýÔÚÏßÊÀ½ç±­

"Sosyal medya ebeveynliÄŸi" çocukların mahremiyet algısını zedeleyebilir

Enes Taha Ersen
20.06.2025
Ankara

"Anne babanın o aldığı beÄŸeniler, yorumlar, belki o videodaki reklam içeriÄŸinden kazandığı paralar, o çocuÄŸun zedelenen kiÅŸiliÄŸini onarmayacak"

Daha fazlası için Instagram’dan

Yazar Doç. Dr. Saniye Bencik Kangal, son dönemde yaygınlaÅŸan ve çocuklarını sürekli internet ortamına taşıyan "sosyal medya ebeveynliÄŸi" anlayışının, çocuÄŸun biliÅŸsel ve kiÅŸisel geliÅŸimini olumsuz yönde etkilediÄŸini ve mahremiyet algısına zarar verdiÄŸini belirtti.

Sosyal medya platformlarında "akademisyenanne" mahlasıyla tanınan yazar Doç. Dr. Saniye Bencik Kangal, AA muhabirine, sosyal medyada yaÅŸayan ailelerde görülen paylaşım (sharing) kavramını ve bunun çocuklar üzerinde oluÅŸturabileceÄŸi sorunları deÄŸerlendirdi.

Yaklaşık 20 yıldır akademisyenlik yaptığını ve 2013 yılında telefonuna yüklediÄŸi Instagram uygulamasıyla bebeklere, çocuklara ve ailelere yönelik faydalı içerik üretmeye baÅŸladığını anlatan Kangal, kendi annelik serüveninde yaÅŸadıklarını baÅŸka anne adayları ve ailelerle paylaÅŸmak için bu yola girdiÄŸini söyledi.

Sosyal medya platformunu kullanmaya baÅŸladığı ilk yıllarda konsept olarak çocuklarıyla nasıl daha verimli vakit geçirme, eÄŸitici ve öÄŸretici oyunlar üzerine paylaşımlar yaptığına dikkati çeken Kangal, "Takipçi sayım arttığında oÄŸlumla evimizde oyunlar oynarken bunu çekmeye baÅŸladık. Ama burada aslında odak noktası çocuk deÄŸil de oyundu ve oyunu ailelere anlatabilmenin en önemli yollarından birisi de bir modeldi. Yani o oyunları Instagram'da paylaÅŸmak için üretmiyorduk. Zaten evin içerisinde, evin doÄŸallığıyla oynanan bir oyun vardı." dedi.

"Yabancı algısını nasıl kazandıracağım düÅŸüncesi benim içime korku saldı"

Annelik üzerine içerik üretmesine raÄŸmen sosyal medya hesabında çocuÄŸunu ve ailesini paylaÅŸmamaya özen gösterdiÄŸinden bahseden Kangal, "2013 yılında ben ilk Instagram hesabımı açtığımda çocuÄŸumun yüzünü saklamıyordum. Hesabım büyüdükten sonra dedim ki, 'ÇocuÄŸum okula baÅŸlayacak. Birisi gelir de 'Ben senin anneni tanıyorum.' derse ben o çocuÄŸa o mahremiyeti, yabancı algısını nasıl kazandıracağım? Benim içimi bir korku saldı ve artık onu paylaÅŸmamaya karar verdim." diye konuÅŸtu.

Sosyal medya kullanımının gündelik hayata daha fazla sirayet etmesi ve içerik üreticiliÄŸi yapmanın bugün daha fazla popülerleÅŸmesinin pek çok aileyi çocuklarının içerisinde bulunduÄŸu paylaşımlar yapmaya yönlendirdiÄŸine deÄŸinen Kangal, sosyal medya içerik üreticisi olmanın kötü bir ÅŸey olmadığını, hatta doÄŸru kullanıldığında çok faydalı olabileceÄŸini dile getirdi.

"Bilinçsizce yapılan paylaşımlar, çocuÄŸun mahremiyet algısına zarar veriyor"

Her geçen gün artan çocuklu içerik üreticilerinin, video ve içerik üretme adına çocuklarını ön plana koymasının doÄŸru davranış olmadığına iÅŸaret eden Kangal, ÅŸöyle devam etti:

"Hepimiz bebek videoları, komik bebek videosu izliyoruz. Onu bir yetiÅŸkin çekse bize cazip gelmiyor fakat karşımızda çocuk olduÄŸu zaman onu sevimli, tatlı buluyoruz. Böyle bir çocuÄŸun videosuyla popüler olmak kolay gerçekten ancak o çocuÄŸun psikolojisini de düÅŸünmek durumundayız. Aileler sosyal medyada içerik üretmek konusunda çok hevesli ancak burada çocukları ön plana konumlandırmak sakıncalı. Hortlak kıyafeti giyip çocuklarını korkutuyor ve bu anları paylaşıyorlar. Çocuklarımızın özel halleri keza. Bunların hiçbir tanesini paylaÅŸmamak gerekiyor. Aksi halde çocuÄŸun psikolojisine olumsuz etki yaparak geliÅŸimini aksi yönde etkileyecektir."

Özellikle izlenme sayılarını artırmak için içerik üreticileri tarafından farklı yöntemlerin de kullanıldığına vurgu yapan Kangal, çocukların "slime" dolu havuza sokma, aÄŸzı burnu pisken veya çıplakken ya da plajda, tuvalette ya da banyodayken çekilen görüntülerinin paylaşılmaması gerektiÄŸini savundu.

Saniye Bencik Kangal, şu ifadeleri kullandı:

"Bu paylaşımlar bir kere dijital ortamdan hiç silinmeyecek. Dolayısıyla bu tip fotoÄŸrafların veya içeriklerin paylaşılmaması lazım. Bazı videolar görüyorum; küçük çocukların saçını saçma sapan ÅŸekillere sokuyorlar, küçücük çocuklara kocaman kadınlarmış gibi makyajlar yapıyorlar ve o çocukları kocaman kadınlarmış gibi konuÅŸturuyorlar. O çocuk büyüdüÄŸü zaman ona baktığında ne hissedecek acaba diye düÅŸünmüyorlar. Ya ona baktığında memnuniyetsiz olursa, ergenlik dönemine geldiÄŸinde arkadaÅŸları o video yüzünden onunla dalga geçerse. Anne babanın o aldığı beÄŸeniler, yorumlar, belki o videodaki reklam içeriÄŸinden kazandığı paralar, o çocuÄŸun zedelenen kiÅŸiliÄŸini onarmayacak. O yüzden çocuk paylaşılır mı? Evet, çocuÄŸumuzu paylaÅŸalım ama nasıl paylaÅŸalım? Aile içerisinde paylaÅŸalım. Bir bayram günü kutlama esnasında paylaÅŸalım."

Özellikle izlenme kaygısıyla ortaya çıkarılan akımlarla veya absürt senaryolarla çocukların içerisinde yer aldığı videoları çekmenin komedi unsuru ya da eÄŸlence olamayacağına deÄŸinen Kangal, "Çocuk birden aÄŸlamaya baÅŸlıyor, ebeveynler gülmeye. Bir çocuÄŸun trajedisine gülmek nasıl bir ebeveynliktir? Bu komik deÄŸil, çocuÄŸu korkutarak çekilen videolar eÄŸlenceli deÄŸil ama bunlar milyon milyon izlenen videolar. Bu, topluma da yanlış mesaj veriyor." dedi.

"Sponsorlu içerik uÄŸruna mahremiyet ve etik kavramlarını alaÅŸağı etmek doÄŸru yaklaşım deÄŸil"

Sosyal medya içerik üreticiliÄŸinin bugün meslek haline geldiÄŸini, dolayısıyla bunun üzerinden para kazanmanın yanlış bir durum olmadığını ancak çocukların direkt olarak para kazanılan nesne haline getirilmesinin yanlış olacağını ifade eden Kangal, "İnfluencerlık, günümüzün en popüler mesleklerinden bir tanesi haline geldi ve ben bunu asla eleÅŸtirmiyorum, kınamıyorum. Ancak mesela bir piÅŸik kreminin reklamını yapacaksın. ÇocuÄŸunun poposunu göstermeyeceksin. Burada çocuÄŸun mahremiyetini mutlaka göz önüne almamız gerekiyor. Çocuk yaÅŸta yapılan bu paylaşım, o çocuk adına ilerleyen yaÅŸlarda gurur kırıcı veya zedeleyici yaklaşımların da önünü açabiliyor." ÅŸeklinde konuÅŸtu.

Kangal, sponsorlu içerikler konusunda "aile ve çocuk" temalı paylaşımlarda bulunan sosyal medya içerik üreticilerine ÅŸu uyarıyı yaptı:

"Bu iÅŸin etik ilkeleri doÄŸrultusunda yaklaÅŸalım. ÇocuÄŸun her kullandığını, her giydiÄŸini, her gittiÄŸi yeri illa ifÅŸa etmek zorunda deÄŸiliz. Mesela çocuÄŸun okul formasının etiketlenmemesi lazım. Okuldan üç kuruÅŸ indirim alacağım diye okulun reklamını yapmak son derece yanlış. ÇocuÄŸun gittiÄŸi okulun mutlaka gizli kalması lazım. ÇocuÄŸun okul formasıyla bir fotoÄŸrafının paylaşılmaması lazım. Sponsorlu içerik uÄŸruna mahremiyet ve etik kavramlarını alaÅŸağı etmek doÄŸru ve akılcı yaklaşım deÄŸil."

Gerek sosyal medya kullanıcısı, gerekse içerik üreticisi olarak çocukların da birer birey olduklarını düÅŸünerek onlara uygun ÅŸekilde yaklaÅŸmanın onların hem psikolojik hem de kiÅŸisel geliÅŸimleri için hayati derecede önemli olduÄŸunu vurgulayan Kangal, "Yaptığımız her paylaşımdan sonra iÅŸ dönüyor, dolanıyor çocuÄŸun mahremiyetine dayanıyor. Onun rızası dışında yapılan bu paylaşımlar hem doÄŸru deÄŸil hem de doÄŸru ebeveynlik yaklaşımı deÄŸil. KiÅŸisel verilerle iliÅŸkilendirilebilecek bu paylaşımları herkese açık yaparak aslında çocuÄŸumuzu hedef göstermiÅŸ oluyor, onun güvenliÄŸini risk altına alıyorsunuz. Her ÅŸey çocuÄŸun mahremiyeti çerçevesinde dönmeli." ifadelerini kullandı.