365betÌåÓýÔÚÏßÊÀ½ç±­

İbadet ederken İsrail askerlerinin saldırısına uÄŸrayan İngiliz Müslümanlar yaÅŸadıklarını AA'ya anlattı

"Bu, Filistin halkının günlük olarak karşı karşıya kaldığı bir ÅŸey. Bu açık bir apartheid sistemi. Bakın bu bizim başımıza geldi ama sorun yok, iyiyiz. Filistin halkı bunu her gün yaşıyor"

İsrail iÅŸgali altındaki DoÄŸu Kudüs'te yer alan Mescid-i Aksa'yı ziyaret eden bir grup İngiliz Müslüman, namaz kıldıkları mescitten İsrail güçlerince darbedilerek çıkarılmalarının, ibadet özgürlüÄŸünün kısıtlanması ve insan haklarının alenen ihlali olduÄŸunu söyledi.

İngiltere vatandaÅŸları Raz Ahmed, İsmail Hasan ve Seyit İbrahim, AA muhabirine, Ramazan Bayramı arifesinde ibadetlerini yerine getirmek için gittikleri Babur Rahme mescidinde İsrail askerleri tarafından nasıl hedef alınarak ibadetlerini yarıda kesmek zorunda kaldıklarını anlattı.

Seyit İbrahim, İsrail askerlerinin bir süre mescidin dışında dolaÅŸtığını belirterek, "Kubbetü's-Sahra'nın sol tarafında yer alan Babur Rahme Mescidi'ndeydik. Dua ediyorduk. Namaz kıldım ve oturdum. Muhtemelen 1.80 boylarında olan bir asker kapıya geldi ve beni kelimenin tam anlamıyla büyük bir güçle çekerek dışarı sürükledi. Botunu çıkardı ve çorap giymemiÅŸtim botunu oldukça sert ÅŸekilde ayaklarımın üstüne bastırdı." ifadesini kullandı.

Bir süre dışarıda üstünün arandığını dile getiren İbrahim, "Dimdik ayaktaydım. Sonra yine aynı coplu kiÅŸi bana vurmaya baÅŸladı, saatime vurdu. Saatimi parçalara ayırdı. GördüÄŸüm kadarıyla İsrail askerleri çok alçakça davranıyor. Hepsi çok zayıf ve kesinlikle sebepsiz yere kargaÅŸaya neden oluyor." diye konuÅŸtu.

O sırada mescit baskınını kayda almaya çalışan İsmail Hasan ise yaÅŸadıklarını ÅŸu sözlerle aktardı:

"Askerlerden biri beni iÅŸaret ederek 'Bak, kayıt yapıyor' dedi. Sonra da yaptıkları ÅŸey beni tiÅŸörtümden tutup dışarı sürüklemek oldu. TiÅŸörtümden tuttular ve beni çekiÅŸtirip durdular. Sırtımı yumrukladılar. Bacaklarımı tekmelediler. Sanki ne yapmaya çalıştıklarını biliyordum. Sadece tepki almak için gözümü korkutmaya çalışıyorlardı. Ben de onlara gülümseyerek 'Ne yaptım?' diye sordum. Ancak korkakları tanırım. Onlara gözlerinin içine bakıp soru sorduÄŸunuzda gözlerini kaçırır ve cevap veremezler."

"Sadece Ramazan deÄŸil, yıl boyunca buraya gelip mescitlerin boÅŸ olmadığını göstermeliyiz"

Mescitteki ÅŸiddetin bir diÄŸer tanıklarından Raz Ahmed, İsrail askerlerinin baskınıyla namazını bozmak zorunda kaldığını belirterek, "Askerlerden biri beni itti, hareket etmedim, tekrar itti, yine hareket etmedim. Sonra bana, 'Åžu köÅŸeye geç' dedi. 'Tamam, peki' dedim ve o köÅŸeye geçtim. Ona dedim ki 'Bak biz buraya dua etmeye geldik.' Ama askerlerden biri yüzüme ve göÄŸsüme silah dayadı. Ona güldüm. Sonra silahını yere bıraktı ve 'Kıpırdama.' dedi. 'Kımıldamıyorum.' dedim. Yaptıkları ÅŸey bizi sebepsiz yere korkutmaktı." ifadelerini kullandı.

Ahmed, 21'inci yüzyılda bile Müslümanların Filistin'de özgürce ibadet edemediÄŸine dikkati çekerek, "Bu, Filistin halkının günlük olarak karşı karşıya kaldığı bir ÅŸey. Bu açık bir apartheid sistemi. Bakın bu bizim başımıza geldi ama sorun yok, iyiyiz. Filistin halkı bunu her gün yaşıyor. Åžimdi, bir de Gazze'de yaÅŸanan soykırımı düÅŸünün. Bunu unutamayız. Her ÅŸey birbiriyle baÄŸlantılı." ÅŸeklinde konuÅŸtu.

Dünyanın her yerinden Müslümanların Filistin'e turizm için deÄŸil, ibadet için gittiÄŸinin altını çizen Ahmed, "Ümmet, Mescid-i Aksa'ya baÄŸlı olmalı. Mescid-i Aksa'ya gelmek zorundayız. Onları desteklemeliyiz. Bu mescit boÅŸ kalamaz. Sadece Ramazan deÄŸil, yıl boyunca buraya gelip mescitlerin boÅŸ olmadığını göstermeliyiz." dedi.

¶Ù¾±ÄŸ±ð°ù yandan Londra merkezli Sivil Toplum KuruluÅŸu CAGE ise İngiliz Müslümanların darbedilerek, ibadetlerinin engellenmesine iliÅŸkin ÅŸu açıklamayı yaptı:

"Bu sadece Uluslararası Adalet Divanı (UAD) kararının ihlali deÄŸil, aynı zamanda apartheid rejiminin insan haklarını alenen ihlal ettiÄŸinin de bir kanıtı. YerleÅŸimciler arasında bulunan ve IDF'de (İsrail Savunma Kuvvetleri) görev alarak savaÅŸ suçlarına katılan İngiliz vatandaÅŸları var. Onlar İsrail ve İngiliz hükümetlerinden tam muafiyet alıyor. Irk ayrımcılığına karşı çıkan İngiliz vatandaÅŸları ise İsrail'de fiziksel saldırılara maruz kalıyor ve İngiliz hükümetinden destek göremiyor."