365bet籭

ğپ

"Türkiye'de Yükseköğretimin Yeniden Yapılandırılması Kongresi" düzenlendi

Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Başkanı Prof. Dr. Erol Özvar, "Yükseköğretim Kurulu olarak kalite güvencesi sistemini tüm eğitim süreçlerinin merkezine yerleştiriyoruz." dedi.

Şeyma Güven  | 26.05.2025 - Güncelleme : 26.05.2025
"Türkiye'de Yükseköğretimin Yeniden Yapılandırılması Kongresi" düzenlendi dzٴğ: Cem Genco - AA

Ankara

ğپ-Bir-Sen ve İbn Haldun Üniversitesi işbirliğiyle Memur-Sen Genel Merkezi'nde düzenlenen "Türkiye'de Yükseköğretimin Yeniden Yapılandırılması: Yenilikler, Sorunlar ve Çözüm Önerileri Kongresi"ne YÖK Başkanı Erol Özvar, Ölçme, Seçme ve Yerleştirme Merkezi (ÖSYM) Başkanı Bayram Ali Ersoy, İbn Haldun Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Atilla Arkan ve ğپ-Bir-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın katıldı.

Özvar, burada yaptığı konuşmada, üniversitelerin dünya ölçeğinde küresel akademik marka değerlere sahip olmasının en öncelikli hedefleri arasında olduğunu, bu hedeflere ulaşmanın ise eğitim ve öğretimde kalite güvencesi, bilimsel ve teknolojik araştırmalara ayrılan fonlar, mezunların ulusal ve küresel istihdamda görünürlüğü ve bilimsel yayınların çıktı ve etkileriyle mümkün kılınacağını söyledi.

📲 Artık haberler size gelsin
AA'nın WhatsApp kanallarına katılın, önemli gelişmeler cebinize düşsün.

🔹 Gündemdeki gelişmeler, özel haber, analiz, fotoğraf ve videolar için
🔹 Anlık gelişmeler için

YÖK olarak, Türk yükseköğretimini küresel ölçekte rekabetçi, kapsayıcı ve nitelikli bir yapıya kavuşturmak için son yıllarda kapsamlı bir vizyon geliştirdiklerini belirten Özvar, "Bu vizyonun temelinde, üniversitelerimizin sadece bilgi üretim merkezleri olarak değil, aynı zamanda kalkınmanın, toplumsal dönüşümün ve uluslararası işbirliğinin ana aktörleri haline gelmesi bulunmaktadır. Son yıllarda kadro tahsisleri, akademik birim açma, yeni programlar tasarlama ve kontenjanlar belirleme gibi politika ve tedbirler bu vizyon doğrultusunda uygulamaya konulmaktadır." diye konuştu.

Türk üniversiteleri Gazze, Afrika ve Sudan'dan öğrencilere kapı açtı

Özvar, Türkiye'deki gençlere nitelikli üniversite imkanı sunmayı sorumluluk olarak gördüklerini vurgulayarak, Türkiye'nin, toplumun her kesimine üniversiteye erişim imkanı sunması bakımından dünyada en başarılı yükseköğretim sistemlerinden birine sahip olduğunun altını çizdi.

Ana gündem maddelerinden birinin, yükseköğretimde uluslararasılaşma olduğuna işaret eden Özvar, "Türk üniversiteleri hükümetimizin uygulamaya koyduğu doğru politika ve teşvikleri ve yükseköğretim kurulunun gayretleriyle uluslararası öğrenciler için bir cazibe merkezi haline gelmiştir. Bugün Türkiye, uluslararası öğrenci hareketliliği bakımından küresel bir aktördür. 350 bine yaklaşan ve dünyanın her bölgesinden gelen öğrencilere ev sahipliği yapmaktadır." ifadesini kullandı.

Erol Özvar, Gazze'de büyük bir soykırım yapıldığına dikkati çekerek, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Gazze'de üniversiteler yıkılmakta, öğretim üyeleri katledilmekte, şehit edilmekte, öğrenciler ülke dışına sürülmektedir. Biz YÖK olarak Cumhurbaşkanımızın talimatıyla Gazze'de üniversitesi yıkılan ve ülkesinden sürülmek zorunda kalan öğrencilere, olabildiği ölçüde, kapasitemizin el verdiği ölçüde kucağımızı açtık, üniversitelerimizi açtık. Bu öğrencilerimizi gerek yatay geçiş şartlarıyla, gerek ise yatay geçişin yanı sıra bu ülkede üniversitelerimizde, puanları veya dereceleri yeten öğrencileri yerleştirmeye çalıştık. Bundan sonra da onları veya geleceği yeten öğrencilerimizi yerleştirmeye çalıştık, çalışmaya devam edeceğiz. Türk üniversiteleri sadece Gazze'den çıkartılmak zorunda kalan öğrencilere değil, aynı zamanda Afrika ve Sudan'da büyük iç karışıklıklar sebebiyle üniversiteleri kapatılan, öğrencileri yurt dışına çıkan üniversitelerimize de kapılarını açtı."

Özvar, Bakü'de bulunan Türkiye-Azerbaycan Üniversitesi ile Özbekistan'ın başkenti Taşkent'teki Uluslararası Türk Devletleri Üniversitesi'nin yükseköğretim sisteminin yeni ve öncü örnekleri olduğunu belirterek, "Gazi Üniversitesi'nin Kazakistan'da bu sene açacağımız akademik şubesi ve Suriye'deki üniversite kurma girişimimiz bu alandaki çabamızı daha da genişletmektedir. Gündemimizde ayrıca Arnavutluk, Mısır, Türkmenistan ve Irak bulunmaktadır." bilgisini paylaştı.

72 yeni lisans ve ön lisans programı açıldı

Türkiye'de geliştirilen öncü uluslararası işbirliği modellerinin yalnızca akademik işbirliği değil, karşılıklı anlayış, kültürel etkileşim ve birlikte kalkınma ilkeleriyle tasarlanıp hayata geçirildiğini dile getiren Özvar, Türk yükseköğretiminin, Balkanlar, Orta Asya, Afrika ve Orta Doğu gibi stratejik coğrafyalarda, Türkiye'nin bilimsel diplomasisinin taşıyıcısı konumuna geldiğini dile getirdi.

Erol Özvar, genç nüfusun iş gücü piyasalarına katılımının, küresel ölçekte en kritik kalkınma meselelerinden biri haline geldiğini, yetkili ve sorumlu oldukları çerçevede mezun istihdamını doğrudan etkileyen yapısal adımlar attıklarını ifade ederek, şunları kaydetti:

"Yükseköğretim Kurulu olarak dijital dönüşüm seferberliği kapsamında 2023'ten itibaren yapay zeka, büyük veri, siber güvenlik gibi 17 farklı türde toplam 72 yeni lisans ve ön lisans programı açmış bulunuyoruz. Bu programlar, üniversitelerin altyapı yeterliliği ve sektörel işbirlikleri göz önünde bulundurularak tasarlanmış, tamamı yüzde 100 doluluk oranına ulaşmıştır. Bu sene bu türden program açmak isteyen üniversite sayısı 80'i geçmektedir."

"ğıta Dijitalleşme", "Tarımda Dijital Teknolojiler" ve "Yeşil Dönüşüm" başlığıyla düzenlenen çalıştaylar ile sektörel ihtiyaçlara uygun ve mezunlara beklenen becerileri kazandırmaya yönelik yeni programlar geliştirdiklerini aktaran Özvar, bu çalışmaların yalnızca teknik alanlarla sınırlı kalmamasını, sosyal bilimlerde de veri temelli karar alma kültürünün yerleşmesini hedeflediklerini bildirdi.

YÖK Başkanı Özvar, Türkiye genelinde faaliyet gösteren 1000'i aşkın meslek yüksekokulunun, yeni dönemde dijital ve sektörel dönüşüme uyum sağlayacak şekilde yapılandırıldığını belirterek, şöyle konuştu:

"TOBB ile yaptığımız işbirliği protokolü kapsamında 388 MYO programı sanayiyle eşgüdüm halinde güncellenmektedir. OSB-MYO modeliyle organize sanayi bölgelerinde konumlanan MYO'lar; 3+1 ve 7+1 iş yeri temelli eğitim modelleriyle öğrenciye sahada deneyim imkanı sunmaktadır. Yapay zeka, siber güvenlik, dijital sağlık gibi alanlarda açılan ön lisans programları da bu dönüşümün en somut çıktılarıdır. Türkiye'nin dinamik nüfus yapısı ve yükseköğretime olan güçlü talep, doğru yönlendirme ve işbirliğiyle ekonomik büyümenin itici gücüne dönüştürülebilir. YÖK olarak kalite güvencesi sistemini tüm eğitim süreçlerinin merkezine yerleştiriyoruz. Türkiye Yeterlilikler Çerçevesi (TYÇ) uygulaması, üniversite programlarının uluslararası tanınırlığını artırmakta, mezunların iş gücü piyasasındaki durumunu güçlendirmektedir."

"Hedefimiz ilk 100'de bir Türk üniversitesini görmek"

2025 Times Higher Education (THE) sıralamalarında eğitim bilimlerinde 35, mühendislikte 26, sağlık bilimlerinde 25, sosyal bilimlerde 24 ve bilgisayar bilimlerinde 17 üniversitenin ilk 1000'e girdiğini anımsatan Özvar, "Hedefimiz önümüzdeki yıllarda ilk 500'e en az 10 üniversitenin girmesi için gerekli yapısal dönüşümü sağlamak ve ilk 100'de mutlaka bir Türk üniversitesini görmektir." değerlendirmesinde bulundu.

Özvar, üniversite kampüslerinde Bilim İپş Ofisleri kurulduğunu ve "Bilim Kafe" gibi uygulamalar yapıldığına değinerek, bu yılın "Aile Yılı" ilan edilmesiyle birlikte, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ile imzalanan protokol sayesinde üniversitelerde aile yapısını güçlendirmeye, kadınların ve engelli bireylerin eğitime erişimine yönelik projelerin sayısının arttığını vurguladı.

Engelsiz üniversite ödülleri, iklim ve spor dostu kampüs projeleri, şiddeti önleyici çalışmalar, yaşlı ve engelli bakımında uzmanlaşma sağlayan programlar, 60 yaş üstü vatandaşlar için tazelenme üniversitesi gibi çok sayıda çalışmanın, üniversitelerdeki sosyal sorumluluk faaliyetlerinin güçlü ve öncü örnekleri olarak öne çıktığını belirten Özvar, tüm bu başlıkların, yükseköğretim sisteminde gerçekleştirilen dönüşümün uzun vadeli bir vizyonun ürünü olduğunu gösterdiğini söyledi.

Özvar, "Yükseköğretim Kurulu olarak, ortak akla dayanan, toplumsal faydayı önceleyen, bilimsel mükemmeliyet eksenli ve insan odaklı bir sistem inşa etme kararlılığımızı sürdüreceğiz." ifadesini kullandı.

"ğپin gücü Türkiye'nin gücü olarak görülmeli"

Memur-Sen ve ğپ-Bir-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın da yükseköğretimde kaliteyi belirleyen birçok katmanın bulunduğunu, bunlardan en hayati olanının ise yükseköğretim çalışanlarının refahı ve çalışma koşullarının niteliği olduğunu aktardı.

Yalçın, devlet yapısının içinde memurlar ve kamu çalışanlarının emeğinin yadsınamayacağını belirterek, "Söz konusu kamu hizmeti olunca, eğitimin gücü Türkiye'nin gücü olarak görülmelidir, biz meseleyi buradan görüyoruz." dedi.

Yükseköğretimin, Türkiye Yüzyılı'na yakışır şekilde yapılandırılması için mevzuatta bazı yeniliklere ihtiyaç olduğu değerlendirmesinde bulunan Yalçın, keyfi uygulamalara mahal vermeyecek ve iş güvencesini tam olarak tesis edecek adımlar atılması gerektiğini belirtti.

Ali Yalçın, kamuda çalışan tüm sözleşmeli personelin kadroya geçirilmesinin, akademik personelin daha fazla bilimsel çalışma yürütebilmesi için mali kaygıdan kurtarılmasının, idari personelin ise eğitim kalitesi üzerindeki doğrudan etkisinin daha fazla görülüp geliştirme ödeneği, yüksek öğretim tazminatı ve döner sermayeden faydalandırılmasının gerekli olduğunu vurguladı.

Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.