365bet籭

üԻ

"İslam İşbirliği Teşkilatı İٲԲܱ Deklarasyonu" yayımlandı

İslam İşbirliği Teşkilatı (İİ) Dışişleri Bakanları Konseyi 51. Oturumu'nun ardından ortak "İslam İşbirliği Teşkilatı İٲԲܱ Deklarasyonu" yayımlandı.

Muhammet Tarhan, Büşranur Keskinkılıç, Sümeyye Dilara Dinçer, Gökhan Çeliker  | 22.06.2025 - Güncelleme : 22.06.2025
"İslam İşbirliği Teşkilatı İٲԲܱ Deklarasyonu" yayımlandı

İٲԲܱ

İsrail'in, İran, Suriye ve Lübnan'a yönelik son saldırıları da dahil bölgede istikrarı bozan politikaları ile uluslararası hukuku ihlal eden eylemlerinin kınandığı bildiride, söz konusu ülkelerin egemenliği ve güvenliğine yönelik açık bir ihlalin bulunduğu belirtildi.

Bildiride, uluslararası topluma, saldırganlığı durdurmak ve İsrail'i işlediği suçlardan sorumlu tutmak için "caydırıcı önlemler" alınması çağrısında bulunuldu.

Bildiride, gerginliği azaltma çabalarını desteklemek, İran'a yönelik saldırganlığı durdurmak ve barışçıl çözüm sağlamak amacıyla, ilgili bölgesel ve uluslararası taraflarla düzenli temas kurmakla görevli "Bakanlar Temas Grubu" kurulmasına karar verildiği ifade edildi.

İsrail saldırılarının durdurulmasının acil gerekliliği vurgulanan bildiride, bölgedeki insani, ekonomik ve çevresel durumu tehdit eden söz konusu tehlikeli tırmanışa ilişkin büyük endişelere işaret edildi. 

📲 Artık haberler size gelsin
AA'nın WhatsApp kanallarına katılın, önemli gelişmeler cebinize düşsün.

🔹 Gündemdeki gelişmeler, özel haber, analiz, fotoğraf ve videolar için
🔹 Anlık gelişmeler için

İİ için Filistin davasının merkezi önemi vurgulandı

Bildiride, Birleşmiş Milletlerden (BM) sonra en büyük ikinci uluslararası kuruluş olan İİ'in, uluslararası parçalanma, zayıflamış uluslararası kurumlar ve dönüşen dünya ortamında giderek artan bir rol oynamaya yönelik arzusu ve İİ'i bölgesel ve küresel istikrar, değişen jeostratejik dengeler, çok taraflılık ve kurallara dayalı uluslararası sistem açısından önemli bir uluslararası aktör olarak güçlendirmek için reformları hızlandırma ihtiyacı vurgulandı.

1969'da Mescid-i Aksa'ya yapılan kundaklama saldırısının ardından kurulan İİ için Filistin davasının merkezi öneminin altının çizildiği bildiride, 1967 sınırları içinde başkenti Doğu Kudüs olan egemen, bağımsız ve bitişik bir Filistin devletinin kurulmasına kesin destek ve iki devletli çözümün bölgede herkes için barış ve istikrara ulaşmak için tek geçerli çözüm olduğu yeniden teyit edildi.

Bildiride, Suudi Arabistan ve Fransa'nın eş başkanlığında, "Filistin Sorununun Barışçıl Çözümü ve İki Devletli Çözümün Uygulanması" ve ilgili BM kararları hakkında BM Yüksek Düzeyli Konferansı'nın mümkün olan en kısa sürede toplanmasının önemi yeniden teyit edilirken, konferans kapsamında kurulan çalışma gruplarının çalışmalarını yeniden başlatmanın ve konferansın başarısı için çabaları iki katına çıkarmanın önemi de yeniden vurgulandı. Bildiride tüm BM üye devletleri, yeni tarihi açıklandıktan sonra konferansa aktif olarak katılmaya çağrıldı.

Filistinli sivil halkın korunması talep edildi

Bildiride 19 aydan fazla süredir devam eden İsrail'in Gazze Şeridi'ne yönelik soykırım kampanyası ve Doğu Kudüs dahil Batı Şeria'da Filistin halkının kendi kaderini tayin hakkı başta olmak üzere Filistin davasını ortadan kaldırmayı amaçlayan sistematik yıkım ve öldürme kampanyaları kınanırken, saldırının sona erdirilmesi, Gazze Şeridi için Arap-İslam kurtarma ve yeniden inşa planının ilerletilmesi ve Filistin hükümetinin Doğu Kudüs dahil Batı Şeria'da olduğu gibi Gazze Şeridi'nde de sorumluluklarını üstlenebilmesi için siyasi ve mali destek sağlanması amacıyla, kalıcı ve sürdürülebilir bir ateşkesin sağlanmasının ve Güvenlik Konseyi'nin 2735 sayılı kararının uygulanmasının önemi yeniden teyit edildi.

Gazze'ye ilişkin Arap-İslam Ortak Zirvesi tarafından kurulan Bakanlar Komitesinin, acil ateşkes, Gazze Şeridi'nin tüm bölgelerine insani yardımın ulaştırılması ve iki devletli çözümün uygulanmasına yönelik pratik adımların başlatılması için yoğun diplomatik çabaların desteklendiği bildiride, işgalci güç olan İsrail'in, Filistin halkını zorla yerinden etmek amacıyla insani yardımın girişini engelleyerek ve BM insani yardım kuruluşlarının görevlerini yerine getirmelerini önleyerek açlığı bir soykırım yöntemi olarak kullanması kınandı.

Bildiride, Filistin halkının her türlü zorla yerinden edilmesinin reddedilmesi, sınırların acilen açılması, insani yardımın engelsiz ve yeterli bir şekilde ulaştırılması ve Filistinli sivil halkın korunması talep edildi.

Filistinli mültecilere hizmet sunmada yeri doldurulamaz bir rol oynayan BM Yakın Doğu'daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansına (UNRWA) desteğin ifade edildiği bildiride, uluslararası topluma, Kudüs dahil işgal altındaki Filistin topraklarında kötüleşen insani durum karşısında UNRWA'ya hem siyasi hem de mali olarak desteklerini sürdürme çağrısında bulunuldu.

Bildiride, Filistinlileri topraklarından zorla çıkarmayı amaçlayan her türlü plan, Filistin davasının ortadan kaldırılması ve uluslararası hukukun ciddi ihlali anlamına geldiği için kesin bir şekilde reddedildi. Ayrıca İsrail'in, Gazze'de yaşamı imkansız hale getirerek Filistinlileri topraklarından çıkmaya zorlamak amacıyla temel yaşam ihtiyaçlarını sistematik olarak hedef alması da reddedildi.

Kudüs'ün kimliğinin korunması vurgulandı

Filistinlileri yerlerinden etmek zorunda kalmadan Gazze Şeridi'nin yeniden inşa edilmesinin mümkün olduğunu gösteren Arap-İslam Gazze Şeridi'nin Erken İyileştirilmesi ve Yeniden İnşa Edilmesi Planı'na desteğin teyit edildiği bildiride, Gazze Şeridi'ne insani yardım ve yardım malzemelerinin ulaştırılmasını sağlamak için Mısır'ın insani çabaları takdir edildi.

Bildiride, İsrail'in, Kudüs şehrinin medeniyet özelliklerini değiştirme, Arap ve İslam karakterini bozma ve yasal statüsünü zayıflatma girişimlerinden, özellikle de El-Aksa Camii'ndeki statükoyu değiştirmeye yönelik çabalarından derin endişe duyulduğu belirtilirken, Kudüs'ün üç tek tanrılı din arasında hoşgörü ve bir arada yaşamanın sembolü olarak kimliğini korumak ve sakinlerini desteklemek gerektiği vurgulandı. Bildiride ayrıca Kudüs Komitesi ve onun yürütme organı olan Beyt Mal el-Kudüs eş-Şerif Ajansı'nın çabaları takdir edildi.

Pakistan hükümeti ve halkıyla dayanışma içinde olunduğunun ifade edildiği bildiride, Güney Asya bölgesinde son dönemde yaşanan askeri gerginliğin, Pakistan ve Cammu Keşmir'deki birçok bölgede gerçekleştirilen haksız saldırılar da dahil olmak üzere derin endişeyle karşılandığı belirtilirken, bölgenin istikrarını bozacak eylemlerden kaçınılması ve azami itidal gösterilmesi gerektiği vurgulandı.

Bildiride, bölgesel barış ve istikrarın sağlanması için 10 Mayıs 2025'te ilan edilen ateşkesin sadık bir şekilde uygulanması gerektiğinin altı çizilerek, çeşitli üye devletlerin gerilimin azaltılması için gösterdiği çabaların takdirle karşılandığı belirtildi.

İndus Suları Anlaşması da dahil olmak üzere ikili anlaşmalara sıkı sıkıya bağlı kalınması çağrısında bulunulan bildiride, Pakistan ile Hindistan arasındaki tüm çözülmemiş anlaşmazlıkların barışçıl bir şekilde çözülmesi için geniş tabanlı bir diyalogun önemi vurgulandı.

Uluslararası topluma, aşırıcılıkla, nefret söylemiyle mücadele için etkili önlemler alma çağrısı

Bildiride, İslamofobinin, ırkçılık ve ayrımcılık biçimi olarak artmasından derin endişe duyulduğu ifade edilerek, dine veya inanca dayalı şiddet eylemleri, nefret söylemi, ayrımcılığa dayalı aşırıcılık, kültürlerarası bölünmeler ve gerilimleri artıran çabalar kınandı.

Uluslararası toplumun, ulusal ve küresel düzeyde aşırıcılıkla, nefret söylemiyle, dinlerin aşağılanmasıyla, olumsuz klişeleştirmeyle, din, inanç ya da etnik kökene dayalı damgalamayla mücadele için etkili önlemler almaya çağırıldığı bildiride, terörizm ve aşırıcılığın hiçbir din, ırk, etnik köken veya milletle ilişkilendirilemeyeceği belirtildi.

Bildiride, küresel barış ve güvenliği tehdit etmeye devam eden aşırıcılığın, tüm biçim ve tezahürleri ne olursa olsun açık bir şekilde kınanması gerektiği vurgulandı.

Bazı İİ üye ülkelerin sömürgesizleştirme süreci sırasında edindiği tecrübenin ve kabiliyetin, İİ'e üye devletler ile diğer BM üyesi devletler arasındaki ihtilafların çözümünde önemli bir ara buluculuk kapasitesi kazandırdığı teyit edildi.

Bildiride, Azerbaycan ile Ermenistan arasındaki normalleşme sürecinde kaydedilen ilerleme, özellikle "Barış ve Devletlerarası İlişkilerin Kurulmasına İlişkin İkili Anlaşma" üzerindeki müzakerelerin sonuçlanmasından memnuniyet duyulduğu belirtilerek, Ermenistan, bu anlaşmanın imzalanmasının önündeki hukuki ve siyasi engelleri ortadan kaldırmaya ve Azerbaycan'ın egemenliğini ve toprak bütünlüğünü zedeleyici tutum ve eylemlerden vazgeçmeye çağrıldı.

Ermenistan'ın saldırıları sonucunda etkilenen, kurtarılmış bölgelerin yeniden inşası yönündeki çabalarda Azerbaycan hükümeti ve halkı ile dayanışmanın teyit edildiği bildiride, İİ üyesi devletler, güvenliğin sağlanması, yeniden inşa çalışmalarının mümkün kılınması ve yerinden edilmiş kişilerin onurlu bir şekilde geri dönüşünün temini açısından mayın temizleme faaliyetlerinde Azerbaycan'a aktif destek vermeye çağrıldı.

Bildiride, İİ üyesi Cezayir, Somali ve Pakistan'ın Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK) geçici üyelikleri bağlamında ve İslami davaları desteklemek üzere yürüttükleri somut ve takdire şayan çabalara destek olunduğu ifade edildi.

Suriye'nin bölgesel ve uluslararası sisteme entegrasyonu için gösterilen çabalar

Suriye geçici hükümetinin, ülkenin bölgesel ve uluslararası sisteme entegrasyonu için gösterdiği çabaların memnuniyetle karşılandığı belirtilen bildiride, istikrar ve güvenliği sağlamak için Suriye'ye siyasi ve mali desteğin sürdürülmesinin önemi vurgulandı.

Suriye'de yeniden yapılanma çabalarına katkıda bulunmayı amaçlayan Türkiye ile İslam Kalkınma Bankası (İKB) Grubu arasındaki işbirliğinin başlatılmasına destek verildiği belirtilen bildiride, enerji ve altyapı gibi sektörlerde öncelikli ihtiyaçları karşılamak için ortak çabaların araştırılmasının teşvik edildiği kaydedildi.

Egemenliğe, bağımsızlığa, toprak bütünlüğüne ve birliğe saygı gösterilmesi ve tüm İİ üye devletlerinin iç işlerine müdahale edilmemesi çağrısında bulunulan ilkeli pozisyonun teyit edildiği bildiride, Kıbrıslı Müslüman Türklerin doğal haklarını güvence altına alma isteğinin desteklendiği aktarıldı.

Bildiride, Kıbrıs sorununa müzakere edilmiş ve karşılıklı kabul edilebilir, adil, kalıcı ve sürdürülebilir bir çözüm bulma ve kendilerine dayatılan haksız izolasyonun üstesinden gelmek için Kıbrıslı Müslüman Türklerle temasın geliştirilmesinin önemi vurgulandı.

Bildiride, Yunanistan'da, Batı Trakya’daki Türk Müslüman Azınlık ile On İki Ada’daki Türk Müslüman nüfusa verilen destek yinelenerek, bu kişilerin temel hak ve özgürlüklerden tam anlamıyla yararlanmalarının sağlanması hususundaki kararlılığa vurgu yapıldı.

Geçmişte Ermenistan topraklarından "zorla ve sistematik biçimde çıkarılan" yüz binlerce Azerbaycanlının kaderi konusundaki derin endişeye atıfta bulunulan bildiride, söz konusu Azerbaycanlıların uluslararası hukuka uygun şekilde, barışçıl, güvenli ve onurlu biçimde yerleşim yerlerine geri dönme hakları teyit edildi.

Cammu Keşmir halkıyla dayanışmaya yer verilen bildiride, BMGK ve İİ kararları ile Keşmir halkının iradesine uygun biçimde kendi kaderini tayin hakkı tam desteklenirken, ayrıca Hindistan'ın bölgedeki insan hakları ihlalleri kınandı.

Bildiride, Arakanlı Müslümanlar başta olmak üzere Myanmar’daki Müslüman topluluklara yönelik "ciddi insan hakları ihlalleri" konusundaki endişeler ifade edilerek, bu insanların temel hak ve özgürlüklerinin savunulması için acil önlemler alınması çağrısında bulunuldu.

Bosna Hersek'te son zamanlarda yaşanan gerilimlere atıfta bulunulan bildiride, tüm uluslararası ortaklara, Dayton Barış Anlaşması ve Bosna Hersek Anayasası’na uyumun sağlanması yönünde işbirliği yapmaları gerektiği mesajı verildi.

Ürdün'ün Kudüs'teki İslam ve Hristiyan kutsal alanlarını koruma çabalarının önemli olduğuna işaret edilen bildiride, 2026'da Azerbaycan’da düzenlenecek "İslam Zirvesi Konferansı"nın memnuniyetle karşılandığı, bu zirvenin İslam dünyasında birlik, dayanışma ve işbirliğine katkı yapmasının beklendiği kaydedildi. 

İslam İşbirliği Teşkilatının siyasi kararlarında ABD’nin İran’a düzenlediği saldırı kınandı

İٲԲܱ'da düzenlenen İslam İşbirliği Teşkilatı (İİ) Dışişleri Bakanları Konseyi (DBK) 51. Oturumu siyasi kararlarında, ABD’nin İran’a yönelik saldırısı şiddetle kınandı.

İٲԲܱ Lütfi Kırdar Kongre Merkezi'nde düzenlenen İİ DBK 51. Oturumunun ardından, İsrail'in İran’a yönelik son saldırılarına ilişkin hazırlanan "69/51-POL" sayılı taslak karar metni yayımlandı. 

Taslak kararda, İsrail’in 13 Haziran’da başlayan ve sivil altyapı ile Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (IAEA) güvenceleri altındaki barışçıl nükleer tesislere yönelik tekrarlanan askeri saldırıları; ayrıca bilim insanları, üst düzey askeri komutanlar ile kadın ve çocuklar da dahil olmak üzere masum sivillerin öldürülmesi, İran’a karşı devam eden saldırganlık eylemleri en güçlü şekilde kınandı.

Belgede, İsrail’in bu saldırılarının uluslararası hukukun kesin normlarını ve Birleşmiş Milletler Şartı’nın diğer devletlerin egemenliği ve toprak bütünlüğüne saygı gösterilmesini öngören ilkelerini, özellikle güç kullanma yasağını ağır biçimde ihlal ettiği vurgulandı. Bu tür eylemlerin BM Şartı’nın 2. maddesi dahil olmak üzere saldırganlık suçu teşkil ettiği ve uluslararası insancıl hukuka göre savaş suçu kapsamında değerlendirildiği belirtildi.

Kararda, İİ ve Üye Devletlerinin, İsrail rejiminin saldırganlığı karşısında İran halkı ve hükümeti ile tam dayanışması yinelendi.

İsrail'in İran'a yönelik askeri operasyonlarını durdurmanın öneminin vurgulandığı belgede, uluslararası toplumdaki tüm taraflar, uluslararası ve bölgesel barış ile güvenliğe yönelik tehditler göz önünde bulundurularak, çatışmaları tırmandırmamaya çağrıldı.

Taslak kararda, İsrail'in nükleer tesislere yönelik askeri saldırısını şiddetle kınayan ve İsrail'i gelecekte bu tür eylemlerden veya tehditlerden kaçınmaya çağıran BM Güvenlik Konseyinin 487 nolu kararı hatırlatıldı.

Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (UAEA) Genel Konferansı'nın 19. olağan oturumunda kabul edilen 444 sayılı kararın, 31. olağan oturumunda kabul edilen 475 sayılı kararın ve 34. olağan oturumunda kabul edilen 533 sayılı kararın hükümlerinin vurgulandığı kararda, bunların hepsinin UAEA Üye Devletlerinin nükleer tesislerine yönelik saldırıları açıkça kınadığı vurgulandı.

Belgede, BM Şartı'nın 51. maddesi uyarınca İran'ın devredilemez meşru müdafaa hakkı ve Orta Doğu'da nükleer silahlardan ve diğer kitle imha silahlarından arındırılmış bir bölge kurulmasının önemi yeniden teyit edildi.

İsrail, Nükleer Silahların Yayılmasının Önlenmesi Anlaşması'na katılmaya davet edildi

Kararda, "(İİ Dışişleri Bakanları Konseyi 51. Oturumu) İsrail rejiminin İran İslam Cumhuriyeti'ne yönelik askeri saldırılarını, sivil altyapıya, UAEA'nın tam güvenceleri altındaki barışçıl nükleer tesislere yönelik askeri saldırıları ve bilim insanlarının, üst düzey askeri komutanların ve masum sivillerin; kadınlar ve çocuklar da dahil olmak üzere suikastlarını şiddetle kınıyor." ifadeleri kullanıldı.

Belgede, İsrail ile ABD’nin, UAEA'nın nükleer tesislere yönelik saldırıları yasaklayan kararlarını ihlal ettiği belirtildi. Natanz, Fordo ve İsfahan’daki barışçıl nükleer tesislere yönelik saldırılar da bu kapsamda kınandı.

UAEA'nın da bu saldırıları kesin bir şekilde kınamaya ve saldırıları BM Güvenlik Konseyi'ne bildirmeye çağrıldı.

Taslak kararda, İsrail, Nükleer Silahların Yayılmasının Önlenmesi Anlaşması'na (NPT) gecikmeden katılmaya ve tüm nükleer tesislerini ve faaliyetlerini kapsamlı UAEA'nın güvenceleri altına almaya çağrıldı.

Kararda "bu tür barbarca saldırıların Cenevre Sözleşmeleri de dahil olmak üzere uluslararası hukuku ihlal ettiğini ve bölgesel ve uluslararası barış ve güvenliği ciddi şekilde tehdit ettiğini" beyan edildi.

Uluslararası hukuk vurgusu

⁠İsrail'in İran'a yönelik tüm saldırganlık eylemlerinin derhal durdurulmasının talep edildiği belgede, İsrail'in uluslararası hukuka göre suçlarından tam olarak sorumlu tutulması gerektiği vurgulandı.

Kararda, ⁠BM Güvenlik Konseyi ayrıca "uluslararası barış ve güvenliğe yönelik bu büyük tehdidi acilen ele almaya, İsrail rejimini bu saldırganlığı derhal sona erdirmeye zorlamak için BM Şartı'nın 7. Bölümü uyarınca kararlı önlemler almaya" çağrıldı.

Taslak kararda BM Güvenlik Konseyi’ne, İsrail’in BM kararlarına uymasını sağlamak için İİ üyelerinin acilen gerekli adımları atması çağrısı yapıldı.

İran’la tam dayanışma mesajı ve Bakanlar İrtibat Grubu kurulması kararı

Üye devletlerin yaptığı kınama ve destek açıklamaları takdir edilirken, bu saldırganlığa karşı mücadelede İran hükümeti ve halkıyla tam dayanışma ve destek ifade edildi.

Kararda, İran'a yönelik saldırganlığı durdurmak ve barışçıl bir çözüme ulaşmak için ilgili bölgesel ve uluslararası taraflarla temas kuracak bir Bakanlar İrtibat Grubu oluşturulacağı bildirildi.

Taslak kararda, İran’ın meşru müdafaa hakkı, egemenliği ve vatandaşlarını koruma hakkı yeniden teyit edildi.

Irak hava sahasının ihlali de kınandı

Uluslararası hukuk ilkelerinin açık ihlali sayılan Irak hava sahasının ihlal edilmesi kınanırken, İsrail bu saldırganlık eyleminden hem yasal hem de siyasi olarak sorumlu tutuldu.

Kararda, İİ'nin başkentlerdeki ve uluslararası örgütlerdeki Büyükelçilik Grupları, İİ’nin pozisyonunu akredite oldukları ülkelerin ve örgütlerin başkentlerine, medyasına ve sivil toplumuna iletmek; ayrıca İsrail rejiminin İran İslam Cumhuriyeti’ne yönelik saldırganlığını kınamak ve durdurmak için çabalarını hızlandırmak amacıyla birlikte çalışmaya derhal başlamaya çağrıldı.

Taslak kararda, BM Genel Sekreteri Antonio Guterres’ten bu kararın resmi bir BM belgesi olarak kaydedilmesi talep edilirken, konuyla aktif şekilde ilgilenmeye devam etme kararı alındı.

Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.