

Daha fazlası için Instagram’dan
Biruni Üniversitesi Beslenme ve Diyetetik Bölüm BaÅŸkanı Prof. Dr. Fatma Çelik, zayıflama baskısının, yetersiz yemek yeme ve aşırı kilo kaybetmeyle kendini gösteren yeme bozukluÄŸu hastalığı "anoreksiya nervoza"yı tetiklediÄŸini belirtti.
Üniversiteden yapılan açıklamada görüÅŸlerine yer verilen Çelik, gençlerin sosyal medya, çevresel baskılar ve medya yoluyla sürekli "ince beden" baskısına maruz kaldığını aktararak, bu durumun baÅŸta anoreksiya nervoza olmak üzere çeÅŸitli yeme bozukluklarını tetiklediÄŸini kaydetti.
Anoreksiya nervozanın ciddi bir psikiyatrik hastalık olduÄŸuna dikkati çeken Çelik, "Bu rahatsızlık görülenin dışında yalnızca fiziksel deÄŸil, aynı zamanda psikolojik bir yıkım yaratır. Genetik yatkınlık, düÅŸük benlik saygısı, mükemmeliyetçilik ve kontrol arayışı, anoreksiya geliÅŸiminde etkili olan psikolojik faktörlerdir. Modern toplumun dayattığı ince beden algısı ise özellikle genç bireyleri bu rahatsızlığa daha açık hale getiriyor ve tetikliyor." ifadelerini kullandı.
Çelik, bu durumda ailelere ve yakın çevreye önemli görevler düÅŸtüÄŸünü ve anoreksiyanın ilk belirtilerinin göz ardı edilmemesi gerektiÄŸini vurgulayarak, "Aşırı ağırlık/kilo kaybı, yorgunluk, kasların erimesi, cilt kuruluÄŸu, adet düzensizlikleri gibi belirtilerin yanı sıra yemek yeme ritüellerinde deÄŸiÅŸim, takıntılı/obsesif düÅŸünceler ve aşırı spor yapma/egzersiz gibi davranışsal belirtiler de mutlaka dikkate alınmalı. Bu belirtiler gençlerle kurulan saÄŸlıklı iletiÅŸim ile kolayca fark edilebilir." deÄŸerlendirmesinde bulundu.
Anoreksiya tedavisinin sadece kiÅŸiye kilo aldırmak ile sınırlı olmadığını belirten Çelik, multidisipliner bir yaklaşımla, psikiyatrist, uzman diyetisyen ve psikolog desteÄŸiyle bireyin hem fiziksel hem de ruhsal saÄŸlığının yeniden inÅŸa edilmesi gerektiÄŸini ve biliÅŸsel davranışçı terapi (BDT), aile terapisi ve gerekirse ilaç tedavilerinin de sürece dahil edilmesi gerektiÄŸine dikkati çekti.
Çelik, detoks, ÅŸok nitelikli sıvı diyetler, uzun süre açlık derecesinde yaÅŸamak gibi diyetisyen kontrolü olmadan uygulanan yöntemlerin halk saÄŸlığı açısından ciddi risk oluÅŸturduÄŸunu aktararak, ÅŸunları kaydetti:
"Dünyada açlıkla mücadele ettiÄŸimiz bir dönemde, besine kolay ulaÅŸabilen bireylerin bilinçsizce kendini açlığa mahkum etmesi, sıvı sınırlaması yapması ya da kontrolsüz detokslara yönelmesi tamamen bilgi eksikliÄŸinden kaynaklanıyor. Ne yazık ki bu süreç, sosyal medyada ün, ÅŸan uÄŸruna hareket eden ancak bilimsel altyapısı olmayan kiÅŸiler tarafından da destekleniyor."
Toplumda yaygın olan "ince olmak saÄŸlıklı olmaktır" algısının kırılması gerektiÄŸini vurgulayan Çelik, bu noktada en önemli etkenin bilgi olduÄŸunu ve bilgiyle donanmış bireyin, kendi bedeniyle de saÄŸlıklı bir iliÅŸki kurabileceÄŸini belirtti.
Çelik, saÄŸlıklı ve sürdürülebilir bir beslenme düzeninin önemine iÅŸaret ederek, "Bol bol su/sıvı tüketin, sebzeleri sofranızdan eksik etmeyin. Et, balık, süt ürünleri, yumurta, meyve, kuru baklagiller, tahıl ve niÅŸastalı sebzeleri ve saÄŸlıklı yaÄŸları dengeli ÅŸekilde tüketin. Ancak bilinmesi gerekenlerin en önemlisi, beslenmenin kiÅŸiye özel olduÄŸudur. Bu nedenle her birey, mutlaka profesyonel bir diyetisyene danışmalı ve her hali için kendi özel beslenmesinin belirlenmesini saÄŸlamalı ve uygulamalıdır." tavsiyelerinde bulundu.