

Uluslararası Finans Kurumu (IFC) Ekonomi ve Özel Sektörün GeliÅŸtirilmesinden Sorumlu BaÅŸkan Yardımcısı Susan M. Lund, Türkiye'nin, enerji sepetinde yenilenebilir kaynakların payını artırma hedefinin önemine dikkati çekerek, "YeÅŸil dönüÅŸüm, Türkiye'ye önemli miktarda yatırım için eÅŸsiz bir fırsat sunuyor." dedi.
CumhurbaÅŸkanı Recep Tayyip ErdoÄŸan'ın baÅŸkanlığında 28 Eylül'de düzenlenecek Yatırım Danışma Konseyi için ݲõ³Ù²¹²Ô²ú³Ü±ô'da bulunan Lund, AA muhabirine, toplantının odak noktasını Türkiye'nin yatırım ortamı, özellikle de ihracata yönelik sektörlerde daha fazla doÄŸrudan yabancı yatırım çekmeye yönelik stratejilerin oluÅŸturacağını söyledi.
Lund ayrıca Hazine ve Maliye Bakanlığının yüksek enflasyon ve ekonomideki dalgalanmalara karşı uyguladığı tedbirlere atıfta bulunarak, "Son dönemde alınan ekonomik istikrar tedbirleriyle birlikte, imalat, iklim giriÅŸimleri, KOBİ finansmanı ve dijital altyapı gibi kritik alanlarda angajmanımızı arttırmak için yeni fırsatlar ortaya çıktı." diye konuÅŸtu.
Teknoloji transferleri, inovasyon teÅŸviki ve iÅŸ ortamının modernleÅŸtirilmesi gibi konuların da toplantıda tartışılacağını belirten Lund, "Ekonomik yönetiÅŸimin geliÅŸtirilmesi ve ticaret engellerinin aşılması, Türkiye'nin küresel deÄŸer zincirlerine daha fazla entegre olması için elzemdir. Ayrıca, özel sermaye seferberliÄŸi yoluyla Türkiye'nin iddialı yenilenebilir enerji hedeflerini ve kentsel altyapı projelerini desteklemenin yollarını tartışmayı amaçlıyoruz." ifadesini kullandı.
Yenilenebilir enerjiye 2022 ve 2023'te 336 milyar dolarlık yatırım
Türkiye’nin, enerji sepetinde yenilenebilir enerji kaynaklarının payını artırma konusundaki hedefine de deÄŸinen Lund, ÅŸunları kaydetti:
"YeÅŸil dönüÅŸüm, Türkiye'ye önemli miktarda yatırım için eÅŸsiz bir fırsat sunuyor. GeliÅŸmekte olan piyasalarda yenilenebilir enerjiye 2022 ve 2023'te 336 milyar dolarlık sıfırdan yatırım projeleri açıklandı. Mısır, Fas, Åžili ve Hindistan gibi diÄŸer ülkeler de önemli miktarda doÄŸrudan yabancı yatırım çekti. Bu tür finansmanı çekebilmek için Türkiye'nin elveriÅŸli bir makroekonomik ortama ve iÅŸ yapmayı kolaylaÅŸtıran etkin düzenleyici çerçeveye ihtiyacı var. Türkiye'de büyük ilerlemeler kaydedilmiÅŸ olmakla birlikte yönetiÅŸim, kurumsal güçlendirme ve iÅŸ ortamının modernizasyonu konusunda daha fazla iyileÅŸtirmeye ihtiyaç duyuluyor. ÖrneÄŸin, Türkiye'nin mevcut tarife garantisi programı, vade, tarife mekanizmaları ve taraflar arasındaki risk dağılımı açısından uluslararası bankacılık standartlarını karşılamadığı için yatırımcı ilgisi sınırlanıyor. Türkiye bu hususları iyileÅŸtirebilirse, hem dünyanın farklı yerlerinden daha fazla geliÅŸtiriciyi çekecek hem de finans kuruluÅŸlarının yeni projeler için daha iyi finansman koÅŸulları sunmasına olanak tanıyacak ve nihayetinde ülkenin yenilenebilir yatırımları hızlandırma potansiyelini ortaya çıkaracaktır."
Türkiye'nin IFC'nin faaliyet gösterdiÄŸi en büyük geliÅŸmekte olan pazarlardan biri olduÄŸunu anlatan Lund, "Nispeten genç ve canlı bir iÅŸgücüne ve birçok sektörde dünya standartlarında ÅŸirketlere sahip. İmalat, elektrikli araçlar, teknoloji ve saÄŸlık gibi çeÅŸitli sektörlerde önemli bir potansiyel sunuyor. Ayrıca, hızlı kentleÅŸme göz önüne alındığında, altyapı sektörlerinde de umut verici fırsatlar bulunuyor." dedi.
Lund, aÄŸustos 2024 itibariyle, Türkiye'nin 5,2 milyar dolarlık portföyü ile IFC'in küresel olarak en büyük üçüncü ülke pozisyonunu temsil ettiÄŸini vurgulayarak, kurumun portföyünde deprem sonrası toparlanmayı, iklim giriÅŸimlerini ve enerji sektörü de dahil olmak üzere altyapıyı desteklemek amacıyla finans kuruluÅŸlarına yapılan büyük yatırımların yer aldığını belirtti.
Kurumun stratejisinin Türkiye'nin Orta Vadeli Planı (OVP) ile tamamen uyumlu olduÄŸunun altını çizen Lund, finansmana eriÅŸimin iyileÅŸtirilmesine, reel sektörde rekabet gücünün ve istihdamın artırılmasına, toplumsal cinsiyet uçurumunun azaltılmasına, iklim deÄŸiÅŸikliÄŸiyle mücadeleye, sürdürülebilir altyapıya yatırım yapılmasına ve ihracat ve ticaretin geliÅŸtirilmesine odaklandıklarını dile getirdi.
Özel sektör için daha elveriÅŸli iÅŸ ortamının oluÅŸturulması gerekiyor
IFC gibi uluslararası finans kuruluÅŸlarının Türkiye'nin büyük ölçekli enerji projelerinin finansmanı için alabileceÄŸi role deÄŸinen Lund, sözlerini ÅŸöyle sürdürdü:
"Proje boyunca, baÅŸlangıçtan finansal yapılandırmaya, uygulamaya ve denetime kadar hizmet sunmak için ÅŸirketlerle ortaklık kurabiliriz. Projelerin fizibilitesine uygun olarak, proje geliÅŸtiricileri için piyasada mevcut olandan daha uzun vadelerde uzun vadeli borç finansmanı saÄŸlayabiliriz. Gelecek vaat eden bazı ÅŸirketlere yatırım yapıyoruz. IFC, yarı öz sermaye ve risk paylaşımı olanakları gibi borcun ötesinde geniÅŸ bir ürün yelpazesi sunabiliyor. Ayrıca, ortak yatırımcıları harekete geçiriyor ve projelerin tamamen finanse edilmesini saÄŸlamak için garantileri kolaylaÅŸtırabiliyoruz."
Lund, ayrıca Türkiye'ye gelen doÄŸrudan yabancı yatırımların 2016'da 19,3 milyar dolardan 2023'te 10,6 milyar dolara düÅŸtüÄŸünü belirterek, doÄŸrudan yabancı yatırımların GSYH'ye oranının yüzde 1,0-1,5 seviyesinde sabit kalırken, bunun Meksika, Brezilya, Peru ve Malezya gibi üst-orta gelir grubundaki diÄŸer ülkelerde ise yüzde 2-3!ü seviyesinde olduÄŸunu aktardı.
Türkiye'nin doÄŸrudan yabancı yatırımlarının yeniden canlandırılmasının, özel sektör için daha elveriÅŸli iÅŸ ortamının oluÅŸturulmasını gerektirdiÄŸini vurgulayan Lund, konuÅŸmasını ÅŸöyle tamamladı:
"Bu, düzenleyici yükleri azaltırken makroekonomik istikrara öncelik vermeye ve sürdürmeye devam etmeyi içeriyor. Dünya Bankası Grubu, doÄŸrudan yabancı yatırım çekmek için hükümetlerle çalışma konusunda kapsamlı bir küresel deneyime sahip. IFC, yatırımın önündeki belirli darboÄŸazları ve engelleri ele almak için hükümete danışmanlık hizmetleri sunarak yatırım ortamını iyileÅŸtirmeye odaklanıyor. ÖrneÄŸin IFC, otomotiv sektörüne yönelik bir pilot tedarikçi geliÅŸtirme programı için Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı ile iÅŸ birliÄŸi yapıyor."