

DoÄŸaya Kulak Verin.
Ekolojik gündem, sürdürülebilirlik ve çevre mücadeleleri artık cebinizde.
Kent genelinde son haftalarda Küçükçekmece, Arnavutköy, Sultangazi gibi ilçelerin yer aldığı bazı bölgelerde yılan görülmesi tedirginlik yarattı.
ݲõ³Ù²¹²Ô²ú³Ü±ô Üniversitesi-CerrahpaÅŸa Ormancılık Bölümü, Avcılık ve Yaban Hayatı Programı ÖÄŸretim Görevlisi Dr. Ergün Bacak, AA muhabirine, yılan görülen ilçelerin ortak özelliÄŸinin kırsala ve yeÅŸil alana yakınlık olduÄŸunu söyledi.
"SoÄŸukkanlı" olarak tanımlanan yılanların mayıs ve haziran aylarında kış uykusundan uyandıklarını belirten Bacak, "Åžu an haziran ayı sıcaklıkları gayet iyi, aşırı sıcak deÄŸil. Hayvanlar da yeni çıktılar. Üreme alanları, çiftleÅŸecek diÅŸileri ya da besin arıyorlar. O yüzden de en çok aktif oldukları zamanlar. Temmuz ve aÄŸustosta da görülebilecekler ama aşırı sıcaklar olduÄŸu zaman bazen dinlenirler. 35-40 derece sıcaklıktan onlar da etkilendikleri için birkaç gün dinleniyorlar. Daha soÄŸuk alanlara geçiyorlar. Ancak temmuz ayı da böyle haziran sıcaklığında giderse o ayda da aktiviteleri devam edecek." ifadelerini kullandı.
Yılandan korkan insanların tedirginlik yaÅŸamasının doÄŸal olduÄŸunu söyleyen Bacak, ÅŸunları kaydetti:
"ݲõ³Ù²¹²Ô²ú³Ü±ô'da sadece bir tür zehirli yılan var. Bu da burunlu engerek ya da boynuzlu engerek olarak bilinen Vipera ammodytes. O da çok büyük olmayan, boyu bir metreyi bile bulmayan, genelde yarım metrelik boylarda, çok yavaÅŸ hareket eden bir yılan. İnsanlar için öldürücü deÄŸil ama tıbbi önem arz ediyor. EÄŸer herhangi bir saÄŸlık probleminiz varsa sizi öldürebilir ya da küçük çocukları öldürebiliyor. ݲõ³Ù²¹²Ô²ú³Ü±ô'daki yılanların çoÄŸu su yılanları. Zaten sulak alanın kenarına giderseniz, pikniÄŸe giderseniz o yılanları görebilirsiniz. Onlar zararsızdır. Yalnızca avcılarından korktuÄŸu için kötü koku salgılar. Hazer yılanı, eskülap yılanı gibi yılanlar farelerle mücadele eder ve zararsızdır. Sarı yılan vardır, boyu 2,5 metreyi bulur, oldukça kalın bir yılandır ancak hiçbir zehri yoktur. Ev yılanı zehirsizdir. Bunların hepsi ݲõ³Ù²¹²Ô²ú³Ü±ô'da görebileceÄŸiniz yılanlar ama en çok karşılaşılan Hazer yılanıdır, genelde arabaların içerisine giriyor."
Yılanla karşılaşanların yapması gerekenler
Dr. Bacak, yılanla karşılaÅŸan vatandaÅŸların gerek olması durumunda itfaiyeyi, belediyeyi, DoÄŸa Koruma ve Milli Parklar Genel MüdürlüÄŸünü arayabileceÄŸini belirterek, "Yetkililer yılanı canlı bir ÅŸekilde alırlar, baÅŸka bir alana götürüp uzaklaÅŸtırırlar. Yılanları öldürerek ekosisteme çok büyük zarar veriyoruz. Yılanlar hastalık taşıyıcısı olan hayvanlarla bedavadan mücadele ediyor, tarım ürünlerimizi koruyor. Fare salgını olduÄŸu zaman çiftçiler milyonlarca lira kaybediyor. Yılanlar bunlarla mücadele ediyor. Organik, saÄŸlıklı beslenelim diyoruz ama tarıma fayda saÄŸlayan, ilaç atmamızı engelleyen yılanları öldürüyoruz. Önce bilinçlenmek, zehirli-zehirsiz ayrımına bakmadan hiçbir yılanı öldürmemek lazım." dedi.
Büyük araÅŸtırma hastanelerinde panzehir var
Zehirli ve zehirsiz yılanları ayırt etmekteki ipuçlarına da deÄŸinen Bacak, ÅŸöyle devam etti:
"Zehirsiz yılanlar daha gerginlerdir, hızlı hareket edip, daha çabuk saldırabilirler. Bir de hafif zehirli yılanlar vardır, onlar fare zehirler, insana zehir aktaramazlar. Olası zehirlenme anında en yakın tıp kuruluÅŸuna gitmek lazım. Özellikle büyük araÅŸtırma hastanelerinde panzehirleri vardır. Zehirli yılanlar daha yavaÅŸ hareket ederler. Türkiye'deki zehirli yılanların göz bebekleri, kedilerin göz bebeÄŸi gibi dikeydir. Zehirsizlerinki insan gözbebeÄŸi gibi daha yuvarlaktır. Yılanlara karşı olan toplumsal ön yargıyı aÅŸmak gerekir. BiyoçeÅŸitliliÄŸi ve ekosistemi korumamız lazım, o yüzden önce bir tanıyalım, tanıdıktan sonra korumaya çalışalım."
"Zehri ağızla alıp atmak efsanedir"
Ziraat Mühendisi Ömer Demir ise yılanların ÅŸehir içinde bu kadar görülmesinin nedeninin pandemide yaÅŸanan eve kapanma süreci olduÄŸunu, yılanların o dönem boÅŸluktan faydalanarak ÅŸehirlerdeki ufak yeÅŸilliklere kadar yerleÅŸtiÄŸini söyledi.
Demir, "Çok dikkat etmek lazım. Özellikle bahçesi, açık arazisi olanlar, evlerinin önündeki taÅŸlığı, sarmaşığı, otlukları temizlemeleri lazım ki bunlar bu yerlerde kendilerini saklayabilirler. Saklanacak alanları olmaması lazım. Yani evimizin, bahçemizin önünü olabildiÄŸince temiz tutmamız lazım." ÅŸeklinde konuÅŸtu.
Hangi yılanın zehirli, hangisinin zehirsiz olduÄŸunun hemen anlaşılamayacağını dile getiren Demir, "Dolayısıyla başımıza bir ısırılma olayı geldiÄŸinde acilen saÄŸlık kuruluÅŸlarına baÅŸvurmalıyız. SaÄŸlık kuruluÅŸu bize gelene kadar ısırılan yeri biraz sıkıp kanını akıtmaya çalışmalıyız. Bunun dışında bir iÅŸlem yapılmamalıdır. Filmlerdeki gibi, zehri ağızla alıp atmak efsanedir. Isırılan yeri aÄŸzına alıp dışarı atmaya kalkarsan, o zehirliyse sen de zehirlenirsin. Asla böyle bir iÅŸe teÅŸebbüs etmemeliyiz." uyarısında bulundu.
Demir, yılanlara karşı önerilerini ÅŸöyle özetledi:
"Yılan evinize, bağınıza girmiÅŸ, sizi engelliyorsa onu imha edebilirsiniz ama illa öldüreceÄŸiz diye bir çaba sarf etmemize gerek yok. Orada da bir ekosistem var ama bize tehlike verecek bir durumdaysa da yapacak bir ÅŸey yok. Yılanları biz hep öldürmeye kalkarsak farelerden geçemeyiz, etraf fare dolar. Bize zarar vermediÄŸi sürece yılanı öldürmemeliyiz. Açık arazide, tarlada yılanı öldürmenin bize faydası olmadığı gibi zararı vardır, oradaki sistemi bozuyoruz. Dolayısıyla zaruret olmadığı zaman hayvanları öldürmemeliyiz. Topraksız tarıma yöneldiÄŸimizde çalı, çırpıya, ota o kadar ihtiyacımız olmayacak, yılanlar da ÅŸehir içerisinde bu kadar görülmeyecektir."