

DoÄŸaya Kulak Verin.
Ekolojik gündem, sürdürülebilirlik ve çevre mücadeleleri artık cebinizde.
Sonuçları Nature Medicine adlı tıp dergisinde yayımlanan "Ölen insan beyinlerinde mikroplastiklerin biyolojik birikimi" baÅŸlıklı çalışma kapsamında, ABD genelinde 30 kadavranın beyin, karaciÄŸer ve böbrek dokuları incelendi, mikroplastiklerin ve nanoplastiklerin bu organlardaki birikimi araÅŸtırıldı.
Çalışma sonucunda, beyindeki plastik miktarı gram doku başına yaklaşık 4000 mikrogram olarak ölçüldü. Beyindeki bu konsantrasyonun karaciÄŸer ya da böbreÄŸe kıyasla yaklaşık 10 kat daha fazla olduÄŸu belirlendi.
Bilim insanları, 2016'da da karaciÄŸer, böbrek ve beyin dokularındaki mikroplastik konsantrasyonlarındaki deÄŸiÅŸimleri araÅŸtırmıştı. Buna göre, 8 yıl içinde mikroplastik konsantrasyonu karaciÄŸerde 433 mikrogramdan 500 mikrograma, böbrekte 404 mikrogramdan 480 mikrograma, beyinde 3345 mikrogramdan 4917 mikrograma yükseldi. Bu sayılar, beyindeki mikroplastik miktarının bu sürede yaklaşık yüzde 50 arttığını gösteriyor.
"AraÅŸtırmada en çok karşılaşılan plastik türü polietilen"
AraÅŸtırmayla ilgili AA muhabirine deÄŸerlendirmelerde bulunan Kalıtsal Kanserler DerneÄŸi BaÅŸkanı ve Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Mustafa ÖzdoÄŸan, beynin vücudu dış etkilerden koruyan en güçlü bariyerlerden biri olan kan-beyin bariyeri ile çevrili olmasına raÄŸmen nanoplastiklerin bu doÄŸal savunma duvarını aÅŸabildiÄŸini, yaÄŸ dokusu yüksek, kan akışı sürekli bu yapının plastik parçacıklarının birikmesi için elveriÅŸli bir ortam saÄŸlayabildiÄŸini söyledi.
AraÅŸtırmada beyinde ölçülen mikroplastik miktarının beynin ön kısmında toplamda 2 gram, yani ortalama bir plastik poÅŸetteki plastik miktarına denk geldiÄŸini vurgulayan ÖzdoÄŸan, belirlenen mikroplastiklerin çaplarının 500 mikrondan 1 nanometreye kadar deÄŸiÅŸtiÄŸini yani bu parçacıkların bir saç telinden bile daha ince olduÄŸunu kaydetti.
ÖzdoÄŸan, çoÄŸunlukla renksiz ya da ÅŸeffaf, yuvarlak, lifsi veya köÅŸeli formlarda bulunan mikroplastiklerin vücuda farklı yollardan girmelerinin doku ve organlara ulaÅŸmalarını kolaylaÅŸtırdığını aktardı.
AraÅŸtırmada en çok karşılaşılan plastik türünün polietilen olduÄŸunu bildiren ÖzdoÄŸan, "Bu madde su ÅŸiÅŸelerinde, plastik torbalarda, saklama kaplarında ve tekstil ürünlerinde sıkça karşımıza çıkıyor. Ayrıca plastik bardaklar, çatal-bıçaklar, diÅŸ macunları, kozmetik ürünler ve hatta bazı giysiler de bu parçacıkların yayılmasına katkı saÄŸlıyor." dedi.
Mikroplastiklerin kalp damar tıkanıklıkları, inme ve kalp krizi, demans ve alzheimer, bağırsak hastalıkları, hormon bozuklukları gibi hastalıklarla iliÅŸkili olabileceÄŸini, özellikle damar duvarlarında ve beyin dokusunda neden oldukları iltihap ve toksik stresin bu hastalıkların oluÅŸumunu hızlandırabildiÄŸini anlatan ÖzdoÄŸan, ÅŸöyle devam etti:
"Mikroplastikler açısından en büyük risk grubunu demans hastaları ve yaÅŸlı bireyler oluÅŸturuyor. Çünkü yaÅŸ ilerledikçe kan-beyin bariyeri zayıflıyor, yani beynin savunma kalkanı inceliyor. Bu da mikroplastiklerin beyne daha kolay sızmasına yol açıyor. Ayrıca bağışıklık sistemi zayıflamış bireylerde bu parçacıkların vücuttan atılması daha zor hale geliyor. Çok önemli bir nokta daha var. Mikroplastiklerin vücudumuza verdiÄŸi zarar sadece miktarıyla deÄŸil, ne tür kimyasallar taşıdıklarıyla da ilgili. Bu parçacıkların içinde endokrin bozucular, yani hormon sistemimizi alt üst eden maddeler var. Bu durum gelecek nesillerin geliÅŸimi ve doÄŸurganlık kapasitesi üzerinde de etkili olabilir."
"Plastik hayatımıza ne kadar girerse, vücudumuza da o kadar giriyor"
İnsan vücuduna alınan mikroplastiklerin kaynaklarından da bahseden ÖzdoÄŸan, "AraÅŸtırmalar gösteriyor ki sadece ÅŸiÅŸelenmiÅŸ su tüketimi, yılda ortalama 90 bin adet mikroplastik parçacık yutmamıza neden oluyor. Aynı birey musluk suyu içtiÄŸinde bu sayı sadece 4000 civarında. Yani plastik hayatımıza ne kadar girerse, vücudumuza da o kadar giriyor. Her geçen yıl giderek daha fazla mikroplastik yiyoruz." diye konuÅŸtu.
Mikroplastiklerden korunmak için bireysel önlemlerin önemine iÅŸaret eden ÖzdoÄŸan, can ya da paslanmaz çelik matara kullanılması, plastik kaplarda yemek ısıtılmaması, bez torba ve cam saklama kapları tercih edilmesi ve sentetik kıyafetler yerine doÄŸal liflerin tercih edilmesi tavsiyesinde bulundu.
ÖzdoÄŸan, bireysel çabaların önemli olduÄŸunu fakat esas deÄŸiÅŸimin politika ile baÅŸladığını ve plastik kirliliÄŸine karşı gerçek çözümlerin toplumsal bilinç ve güçlü yasalarla mümkün olabileceÄŸini dile getirdi.
Bu kapsamda alınabilecek önlemlere de deÄŸinen ÖzdoÄŸan, "Tek kullanımlık plastiklerin sınırlandırılması, gıda ambalajlarında sıkı denetim, temiz su ve atık yönetimi politikalarının iyileÅŸtirilmesi, eÄŸitim ve farkındalık kampanyaları ile halkın bilinçlendirilmesi kirliliÄŸin azaltılması noktasında ciddi faydalar saÄŸlayabilir." deÄŸerlendirmesinde bulundu.