

İzmir'in Selçuk ilçesine baÄŸlı Barutçu köyünde çiftçi bir ailenin çocuÄŸu olarak doÄŸup büyüyen Özler, üniversitede sınıf öÄŸretmenliÄŸi bölümünü tamamladıktan sonra MuÅŸ'un Hasköy ilçesine baÄŸlı Otaç köyüne atandı.
Burada görev yaptığı 4 yıl boyunca, ilk defa fen ve matematikle tanışacak çocuklara dersleri sevdirirken çevre farkındalığı da kazandırmayı amaçlayan Özler, müfredattaki bazı konuları sınıf dışında, doÄŸal ortamlarda iÅŸlemeye baÅŸladı.
Özler, bu yöntemi ÅŸu anda görev yaptığı ݲõ³Ù²¹²Ô²ú³Ü±ô'un Beykoz ilçesindeki Kılıçlı İlkokulu'nda da sürdürüyor.
AA muhabirine konuÅŸan Özler, MuÅŸ'ta öÄŸretmenlik yaptığı yıllarda çocuklarla çıktığı doÄŸa yürüyüÅŸlerinde onların sorduÄŸu soruların ve merak ettiÄŸi konuların okuldaki derslerle baÄŸlantılı olduÄŸunu fark ettiÄŸini, sonrasında da fen ve matematik derslerini doÄŸada iÅŸlemeye baÅŸladığını anlattı.
Özler, "Mesela çocuklar bir taÅŸla karşılaşıp taşın canlı mı cansız mı olduÄŸunu tartışmaya baÅŸladıklarında ben bunun fen bilimlerindeki ders kazanımlarımızdan ya da konularımızdan biri olduÄŸunu fark ettim. Aynı ÅŸekilde yine yapay ses ve doÄŸal seste de çocuklar ormana giderken bir traktör sesi duyduÄŸunda onun ormandaki seslerden çok farklı olduÄŸunu anlayabiliyorlardı ve bununla ilgili tartışmaya, konuÅŸmaya baÅŸlıyorlardı. Ben bunları düÅŸündükçe aslında özellikle ilkokul dönemindeki birçok konunun doÄŸada öÄŸrenebileceÄŸini gördüm." diye konuÅŸtu.
Derslerdeki konu ve kazanımların birçoÄŸunun doÄŸayla entegre edilerek iÅŸlenebileceÄŸini, bu sayede çocukların çevre farkındalıklarının artırılabileceÄŸini ve doÄŸayı daha çok korumak isteyen nesiller yetiÅŸtirilebileceÄŸini ifade eden Özler, bu öÄŸrenme ortamıyla fen dersine ilgisi artan çocukların ilerleyen dönemlerde biyoloji, fizik ve kimyaya da daha çok ilgi duyabileceÄŸini dile getirdi.
Özler, fen bilgisi derslerini sınıf ortamında kitaplar veya videolar aracılığıyla iÅŸlemenin çocuklar için sıkıcı olabildiÄŸini, bu nedenle daha kaliteli bir öÄŸrenme ortamı yaratmak için ormanda etkinlikler yaptıklarını, örneÄŸin, dersin müfredatında yer alan duyu organları ile yapay ve doÄŸal ses konusunu ormanda yürüyüÅŸ yaparken iÅŸlediklerini kaydetti.
"Çocukların çevreyi korumaları için öncelikle tanımaları gerekiyor"
Fen bilgisi dersinde çocukların böcekleri yakından görüp tanıyabilmeleri için böcek gözlem kutusu adı verilen, üzerinde büyüteç bulunan minik plastik kaplar kullandıklarından bahseden Özler, çocukların bir böceÄŸe güvenli olarak bu kadar yaklaÅŸabildiÄŸinde böceklere karşı korku duymak yerine daha olumlu duygular besleyebildiÄŸine dikkati çekti.
Özler, "Çocuklar tanımadıkları ve bilmedikleri ÅŸeylerden korkarlar. Biz çocuklardan çevreye karşı bir duyarlılık bekliyorsak ve çevreyi korumalarını istiyorsak aslında ilk önce çevreyi ve o canlıları tanımaları gerekiyor. Hangilerinin yararlı veya zararlı olduÄŸunu bildiklerinde, özellikle böceklere veya doÄŸaya karşı korkma eÄŸilimleri de ortadan kalkacaktır." ifadelerini kullandı.
Fen bilgisi dersindeki kazanımları matematik dersine de entegre ettiÄŸini vurgulayan Özler, ÅŸöyle devam etti:
"Çocuklarla fen bilimleri etkinliklerimizin sonunda hangi verileri ve bilgileri topladığımızı tablo ya da grafik üzerinde göstererek, ulaÅŸtığımız bilgilerle ilgili yorumlarda bulunuyoruz. Bu ÅŸekilde aslında matematikteki tabloları ve grafikleri 'neden, nasıl ve hangi amaçla kullanabiliriz'i çocukların biraz daha iyi anladığını düÅŸünüyorum. Ayrıca matematik dersinde bölme iÅŸlemini öÄŸrendikten sonra çocuklarla aÄŸaçların yaÅŸlarını ölçmeye çalışıyoruz. AÄŸacın gövdesinin çevresini ölçüp, yılda kaç santimetre kalınlaÅŸtığını öÄŸrenip ona böldüÄŸümüzde aÄŸacın yaklaşık olarak yaşını hesaplamış oluyoruz. Yine matematikte, örüntüler konusunda doÄŸaya çıktığınızda birçok örüntü görebiliyorsunuz. Çocuklar yaprakları, meÅŸe palamutlarını ve bazen kestaneleri kullanarak da örüntüleri oluÅŸturabiliyorlar. Bu çocuklar için tabii ki daha kaliteli bir öÄŸrenme ortamı oluÅŸturuyor."
"ÖÄŸretmen bir bahçıvan gibidir"
Çocuklara çevre farkındalığı kazandırılmasında aile bireylerine de önemli görevler düÅŸtüÄŸünü hatırlatan Özler, doÄŸa tutkusunun kendisine de babasından armaÄŸan olduÄŸunu aktardı.
Özler, "ÖÄŸretmen olduktan sonra kendi çocukluÄŸuma daha iyi bakabiliyorum. Çevreye karşı duyarlılığımın küçüklük çaÄŸlarımla ilgili olduÄŸunu görebiliyorum. Mesela, zeytinlikte zeytin toplarken babamın sözlerini hatırlıyorum. Zeytin aÄŸaçlarının en üstünde zeytinler olur, bunlar iki, üç tane kalır. Ben babama '2-3 tane kaldı.' dediÄŸimde babamın 'O zeytinler de kuÅŸların hakkı zaten, onları bırakalım.' dediÄŸini çok iyi hatırlıyorum." sözlerini sarf etti.
İlkokul öÄŸretmenlerinin öÄŸrencilere çevre bilinci kazandırılması konusunda etkili olabileceÄŸinin altını çizen Özler, konuÅŸmasını "ÖÄŸretmen bir bahçıvan gibidir, çocuklara uygun öÄŸrenme ortamını saÄŸladığında öÄŸrenme ve büyüme kendiliÄŸinden gerçekleÅŸecektir, tıpkı bir fidan gibi. Gerçekten çocuklara doÄŸru ortamı saÄŸladığımızda çocukların öÄŸrenmesi, bir fidan gibi kendiliÄŸinden gerçekleÅŸiyor." diyerek tamamladı.