365betÌåÓýÔÚÏßÊÀ½ç±­

Marmara Denizi'nde ara tabakadaki müsilaj yoÄŸunluÄŸu devam ediyor

26.06.2025
ݲõ³Ù²¹²Ô²ú³Ü±ô

Çevre, Åžehircilik ve İklim DeÄŸiÅŸikliÄŸi Bakanlığı Laboratuvar Ölçüm ve İzleme Daire BaÅŸkanı Soner Olgun, Marmara Denizi'nde kirlilik, azot ve fosfor yükünün stabil olduÄŸunu, 18-25 metrede görülen müsilajın yüzeye çıkma durumunun olmadığını söyledi.


DoÄŸaya Kulak Verin.
Ekolojik gündem, sürdürülebilirlik ve çevre mücadeleleri artık cebinizde.


Çevre, Åžehircilik ve İklim DeÄŸiÅŸikliÄŸi Bakanlığı tarafından Marmara Denizi'nde yürütülen kapsamlı izleme çalışmalarıyla deniz suyu kalitesi ve kirlilik yükü 2014'ten bu yana düzenli takip ediliyor. TÜBİTAK MAM iÅŸbirliÄŸiyle yürütülen çalışmalarda 150 noktadan alınan örneklerle müsilaj dahil birçok çevresel sorun deÄŸerlendiriliyor.

AA muhabirinin sorularını yanıtlayan Olgun, TÜBİTAK MAM ile yürüttükleri "Denizlerde BütünleÅŸik Kirlilik İzleme Programı" kapsamında Türkiye'nin tüm denizlerinde 428 noktayı mevsimsel olarak izlediklerini, Marmara Denizi'nde yılda 3, diÄŸer denizlerde ise yılda 2 sefer gerçekleÅŸtirdiklerini, bu çalışmalarda deniz suyu yüzeyinde, su kolonunda, deniz tabanında ve biyota matrikslerinde 8 bileÅŸenden oluÅŸan izleme parametrelerini takip ettiklerini bildirdi.

Olgun, fizikokimyasal parametreler, su altı gürültüsü, biyoçeÅŸitlilik ve kirlilik göstergesi olan organik ve inorganik kirleticilerden oluÅŸan 48 kirleticinin düzenli olarak raporlandığı 2014 yılından bu yana izleme programlarının sürdüÄŸünü kaydetti.

Analiz sonuçlarına göre, belirledikleri su yönetim birimlerindeki ekolojik kalite durum raporlarını çıkardıklarını belirten Olgun, "Bu analiz sonuçlarına göre kritik noktalar belirleniyor ve kirletici kaynaklara tedbir almaya çalışıyoruz." dedi.

Olgun, Marmara Denizi'ndeki izleme çalışmalarına ilave olarak Marmara Denizi BütünleÅŸik Modelleme Sistemi (MARMOD) kapsamında 2 sefer daha düzenledikleri bilgisini paylaÅŸtı.

Ülke nüfusunun yüzde 30'unun Marmara Bölgesi'nde yaÅŸamasının ciddi oranda insani faaliyetlerden kaynaklı kirlilik yükü getirdiÄŸini ifade eden Olgun, MARMOD kapsamında oluÅŸturulan Marmara Denizi dijital ikizi üzerinden yapılan modellemelerle 2021 yılındaki müsilajla etkin mücadele saÄŸlandığını anlattı.

Marmara Denizi'nde müsilaj sonrası 22 maddelik eylem planının uygulamaya konulduÄŸunu hatırlatan Olgun, atık su arıtma tesislerinin izleme sınırının 1000 metreküpe indirildiÄŸini, İzmit Körfezi'nde 3,8 milyon metreküp dip çamuru temizliÄŸi baÅŸlatıldığını ve azot ve fosfor yükünü azaltmak için yenilikçi yöntemlerin devreye alındığını aktardı.

Bu kapsamda ayrıca, "fitoremediasyon" adı verilen yöntemle Susurluk Havzası üzerindeki Çapraz Çayı'nda yaklaşık 1000 noktaya yüzer adalar yerleÅŸtirdiklerinden bahseden Olgun, nehirlerden taşınan azot ve fosfor yükünün Marmara Denizi'ne ulaÅŸmasının engellenmeye çalışıldığına deÄŸindi.

Soner Olgun, sözlerini ÅŸöyle sürdürdü:

"Ancak eylem planlarına baktığımız zaman ilerleme katedemediÄŸimiz çok önemli bir nokta var. Müsilaj sonrası Çevre Kanunu'na eklenen madde 16 ile bölgede bulunan bütün atık su arıtma tesislerinin ileri biyolojik arıtma tesisine dönüÅŸtürülmesi ve bölgedeki belediyelerin atık su gelirlerinin yarısını arıtma tesislerinin inÅŸasına kullanmalarına yönelik zorunluluk getirildi. Fakat geldiÄŸimiz noktada verilere baktığımız zaman, müsilaj döneminde 2021 yılında yüzde 51 olan ileri biyolojik arıtma tesisi oranının ÅŸu anda sadece yüzde 51,7'ye taşındığını görüyoruz. Bu ciddi ve Marmara Denizi'nin artık taşıyamayacağı bir yük."

Marmara Denizi'ne ileri biyolojik arıtma olmadan deÅŸarj yapılmaması gerektiÄŸinin altını çizen Olgun, bölgenin yüksek nüfusu nedeniyle kentsel atık su baskısının büyük olduÄŸunu ve bu konuda katedilmesi gereken yol olduÄŸunu dile getirdi.

Olgun, Marmara Denizi'ndeki son duruma ilişkin şu tespitleri paylaştı:

"Aslında kirletici yükünde bir stabilite görüyoruz yani bir iyileÅŸme ya da kötüleÅŸme ÅŸeklinde deÄŸil. Åžu anda izleme verilerine baktığımız zaman denizin azot ve fosfor yüklü durumu devam ediyor. Belli noktalarda yüzeyden 20-30 metre aÅŸağıda oksijen seviyesinde ciddi azalmalar devam ediyor. Åžu anda müsilaja yüzeyde çok sık rastlamıyoruz. 18 ile 25 metre arası, ara tabaka diye tanımladığımız bölgede yoÄŸun bir müsilaj oluÅŸumu var ancak 2021 yılındaki gibi yüzeye çıkma durumu söz konusu deÄŸil. Mevsim itibarıyla Karadeniz'in görece oksijence zengin yüzey suyunun Marmara Denizi'ne taşınması dönemi baÅŸladığı için müsilajın 2021'deki gibi yoÄŸun bir ÅŸekilde yüzeye çıkmasını beklemiyoruz ama kesin bir ÅŸey söylemek de mümkün deÄŸil. İklim koÅŸulları, deniz suyu sıcaklıkları gibi kontrol edemeyeceÄŸimiz hususlar var."

Olgun, müsilajın yüzeye çıkması durumunda her türlü ihtimale karşı hazırlıklarını yaptıklarını, müdahale edilmesi gereken yerlerde Bakanlık olarak her türlü müdahaleye hazır olduklarını vurguladı.

Denizin ekolojik olarak yeniden kaliteli bir hale getirilebilmesi için kirlilik yüklerinin ciddi biçimde azaltılması gerektiÄŸi deÄŸerlendirmesinde bulunan Olgun, sözlerini ÅŸöyle tamamladı:

"MARMOD Projesi kapsamında yaptığımız bir senaryo çalışmasına göre kirlilik yüklerinin tamamını yüzde 50 oranında azaltmamız durumunda Marmara Denizi'nde 4 ila 6 yıl arasında oksijen seviyesinde umut verici artışlar bekliyoruz. Bir anda bütün kaynakları kesseniz dahi bir anda bir iyileÅŸme beklemek mümkün deÄŸil çünkü denizin kendi bir ekosistemi var. Bir süre geçmesi gerekiyor."

KATEGORİDE ÖNE ÇIKANLAR