Marmara Denizi'nde 2021'de görülen müsilaj oluÅŸumu, deniz ekosistemini tehdit edecek boyutlara ulaÅŸmış, TÜBİTAK, müsilajın olumsuz etkilerini önlemeye yönelik projelere destek açıklayan bir çaÄŸrıda bulunmuÅŸtu. Ankara Üniversitesi ve İstanbul Üniversitesi-CerrahpaÅŸa iÅŸbirliÄŸinde yürütülen "Marmara Denizi Enterik Patojenlerine Özgü Litik Bakteriofajlar İle Etkin Biyosürfaktan Ramnolipidin Birlikte Kullanımının Müsilaj Üzerine Olası EtkinliÄŸinin Belirlenmesi" baÅŸlıklı çalışma da bu çaÄŸrıya yanıt veren projelerden biri oldu.
AraÅŸtırmanın yürütücüsü KaÅŸkatepe, AA muhabirine, halk dilinde deniz salyası olarak bilinen müsilajı, biyolojik ve kimyasal birçok etmenin bir araya gelerek oluÅŸturduÄŸu, bitkisel deniz canlılarının sayısının, deniz suyu sıcaklığının ve bakteriyel birtakım aktivitelerin artmasına baÄŸlı olarak meydana gelen sümüksü bir yapı olarak tanımladı.
Müsilajın denizel ortamdaki biyoçeÅŸitliliÄŸi tamamen deÄŸiÅŸtirdiÄŸini belirten KaÅŸkatepe, "Müsilaj tamamen yüzeyi kaplıyor ve güneÅŸ ışınlarının girmesini engelliyor. Bir taraftan yoÄŸun bir yapı olduÄŸu için balıkların solungaçlarını tıkayabiliyor. Balıkların oksijensiz kalmasına ve ölmesine neden oluyor. Oradaki çeÅŸitliliÄŸi deÄŸiÅŸtiriyor ama bir yandan da bunun turizme, denizciliÄŸe etkisi var. Müsilaj yapı içerisinde aslında özellikle zararlı, bize hastalık oluÅŸturacak bakterilerin yoÄŸun olarak arttığını da biliyoruz. Bu bakteriler, müsilaj yapı içerisinde binlerce kat daha fazla artıyorlar, dolayısıyla bu anlamda da bir halk saÄŸlığı sorunu haline geliyorlar." dedi.
Marmara Denizi'nde artan bu tür enterik patojen bakteri sayısını yine doÄŸal çözümlerle azaltmaya çalıştıklarını söyleyen KaÅŸkatepe, denizin kendi yapısında var olan bakteriyofajları (bakteri yiyen virüsleri) izole ederek çoÄŸalttıklarını ve yüzey aktif bir madde olan biyosürfaktanla birlikte bakterileri bertaraf etmek için etkinliklerini deÄŸerlendirdiklerini kaydetti.