365betÌåÓýÔÚÏßÊÀ½ç±­

Geçen yıl dünyada elektrik üretiminin yüzde 41'i yenilenebilir ve nükleer enerjiden saÄŸlandı

07.05.2025
Ankara

Geçen yıl küresel çapta üretilen elektriÄŸin yüzde 41'i yenilenebilir ve nükleer enerjiden elde edildi.


DoÄŸaya Kulak Verin.
Ekolojik gündem, sürdürülebilirlik ve çevre mücadeleleri artık cebinizde.


AA muhabirinin Uluslararası Enerji Ajansının (IEA) "Küresel Enerji DeÄŸerlendirmesi 2025" raporundan derlediÄŸi bilgilere göre, dünyada enerji talebi geçen yıl ortalamadan daha hızlı artarken, elektrik üretimi de önceki yıla göre yaklaşık 1200 teravatsaat yükseldi.

Bu dönemde, toplam elektrik üretiminin yüzde 32'si yenilenebilir enerji kaynaklarından, yüzde 9'u ise nükleer enerjiden karşılandı. Yenilenebilir kaynaklardan yapılan üretimin büyük kısmı güneÅŸ ve rüzgar enerjisinden geldi.

GüneÅŸ ve rüzgar enerjisinden elektrik üretimi 2024'te rekor seviyeye ulaÅŸarak 670 teravatsaat arttı. Bu dönemde nükleer santrallerden elde edilen elektrik üretimi de 100 teravatsaat artış gösterdi.

Söz konusu dönemde yenilenebilir enerji kapasitesinde de büyük artış kaydedildi. Geçen yıl dünyada yaklaşık 700 gigavatlık yenilenebilir enerji kapasitesi devreye alınırken, bunun yaklaşık yüzde 80'ini güneÅŸ enerjisi santralleri oluÅŸturdu.

Öte yandan, nükleer enerjiye yaklaşık 7 gigavatlık yeni kapasite eklendi.

Ayrıca, 2024'te dokuz yeni nükleer reaktörün inÅŸasına baÅŸlandı. Söz konusu reaktörlerin tamamlanmasıyla toplam 11 gigavatlık ek kapasitenin sisteme dahil edilmesi bekleniyor. Yeni baÅŸlayan tüm reaktör projeleri Çin ve Rusya tasarımları temel alınarak yürütülüyor.

Avrupa BirliÄŸi'nde (AB) ve ABD'de güneÅŸ ve rüzgar enerjisinden üretim ilk kez kömür ve doÄŸal gazdan üretimi geride bırakırken, Çin'de güneÅŸ ve rüzgar enerjisinin toplam üretimdeki payı yaklaşık yüzde 20 oldu.

Dünyada elektrik sistemleri de deÄŸiÅŸiyor

Oxford Enerji Çalışmaları Enstitüsü AraÅŸtırma Görevlisi Aliaksei Patonia​​​â€�, AA muhabirine, elektrik üretiminde düÅŸük karbon salımlı kaynakların payının artış göstermesinin küresel elektrik sistemlerini de dönüÅŸtürdüÄŸünü söyledi.

Pay artışının devlet teÅŸvikleri ve temiz enerjiye yönelik kurumsal talepten kaynaklandığını ifade eden Patonia, "2024'te dünyada 2,1 trilyon dolarlık rekorla temiz enerjiye yatırım yapıldı. DeÄŸiÅŸken yenilenebilir enerji kaynaklarının yaygın olarak kullanılması, ÅŸebeke esnekliÄŸine yatırım, pil depolama ve dalgalanan üretimi yönetmek için elektrik sistemlerinin dijitalleÅŸtirilmesi gibi daha derin sistemsel deÄŸiÅŸiklikleri de tetikliyor." deÄŸerlendirmesinde bulundu.

Patonia, nükleer enerjinin mevcutta bölgesel olarak eÅŸit olmasa da temiz enerjiye ciddi katkı saÄŸladığının altını çizerek, yeni projelerin çoÄŸunluÄŸunun Çin ve Rusya'da yoÄŸunlaÅŸtığını, ABD, Avrupa ve Asya'daki mevcut santrallerin güvenilir ve sıfır karbonlu baz yük üretimine katkıda bulunduÄŸunu söyledi.

Nükleer enerjinin güneÅŸ ve rüzgar gibi deÄŸiÅŸken yenilenebilir enerjiden farklı olarak sabit yükü garanti edebileceÄŸinin altını çizen Patonia, ÅŸöyle devam etti:

"Bunun gibi birçok faktör nedeniyle öngörülebilir gelecekte nükleer enerjinin öneminin artması muhtemel görünüyor. Ayrıca, özellikle ABD, İngiltere, Kanada ve Avrupa'nın bazı bölgelerinde mevcut reaktörlerin ömrünü uzatmaya ve küçük modüler reaktörler (SMR) gibi yeni teknolojilerin uygulanmasına olan ilgi artıyor. Daha fazla kapasite artışının, finansman, düzenleyici çerçeveler ve en önemlisi kamu kabulü ile ilgili zorlukların ele alınmasına baÄŸlı olacağını düÅŸünüyorum."

Kömürden elektrik üretiminin düÅŸmesi, enerjide dönüm noktası olarak görülüyor

Patonia, ABD ve AB gibi bazı bölgelerde yenilenebilir enerji üretiminin kömürden üretilen enerjiyi aÅŸmasının küresel enerji geçiÅŸinde belirleyici bir dönüm noktası olduÄŸuna iÅŸaret ederek, "Bu, eskiden olası görülmeyen bir deÄŸiÅŸim. Kömürden enerji üretimi, özellikle geliÅŸmiÅŸ ekonomilerde düÅŸüÅŸe geçiyor. Öte yandan Çin ve Hindistan gibi ülkelerde önemli bir kaynak olmaya devam ediyor. Fakat uzun vadede temiz enerji ve iklim politikaları kömür kullanımını kısıtlıyor." diye konuÅŸtu.

Temiz enerji tedarik zincirleri, ÅŸebeke altyapısı ve lityum, kobalt ile nadir toprak elementleri gibi kritik maden ve ham maddeler üzerinde yoÄŸunlaÅŸan rekabetin kritik bir trend olduÄŸunu belirten Patonia, "Söz konusu rekabet, ülkeler üretim kapasitesini güvence altına almaya, bağımlılıkları azaltmaya ve esnek temiz teknoloji endüstrileri inÅŸa etmeye çalıştıkça enerji geçiÅŸine jeopolitik bir boyut da katıyor." dedi.

KATEGORİDE ÖNE ÇIKANLAR