

Avrupa BirliÄŸi'nin (AB) Copernicus Avrupa Orman Yangını Bilgi Sistemi'ne (EFFIS) göre, 2006-2023 döneminde Avrupa, Orta DoÄŸu ve Kuzey Afrika'da her yıl ortalama 638 bine yakın hektar orman alanı yangınlardan etkilendi. Bu dönemde en yüksek yangın yoÄŸunluÄŸuna sahip ülke, yılda 93 bin 731 hektar orman alanı zarar gören Portekiz oldu.
Bu dönemde, 81 bin 623 hektarlık ortalamayla İspanya ikinci, 62 bin 38 hektarla Cezayir üçüncü, 56 bin 673 hektarla İtalya dördüncü, 50 bin 783 hektarla Yunanistan beÅŸinci sırada yer aldı. Türkiye 44 bin 192 hektar, Ukrayna 42 bin 72 hektar, Bosna Hersek 32 bin 603 hektar, Arnavutluk 22 bin 710, Romanya 22 bin 157 hektar alanında orman yangını yaÅŸadı.
Sistemin uzun yıllar ortalamasının yanı sıra 2024 verilerinde de Akdeniz ülkelerindeki orman kaybı dikkati çekti.
Rusya ile savaÅŸta olan Ukrayna geçen yıl 914 bin 498 hektarla en fazla orman alanı kaybı yaÅŸayan ülke olurken Portekiz 143 bin 651 hektarla ikinci, Türkiye 120 bin 659 hektarla üçüncü, Kuzey Makedonya 95 bin 214 hektarla dördüncü, Arnavutluk 46 bin 623 hektarla beÅŸinci, Bulgaristan 44 bin 745 hektarla en fazla alan kaybı yaÅŸayan altıncı ülke oldu. Bu ülkeleri 43 bin 571 hektarla Bosna Hersek, 42 bin 615 hektarla İspanya, 41 bin 948 hektarla Yunanistan ve 40 bin 170 hektarla İtalya izledi.
Türkiye'nin orman yangını nedeniyle 2024'te kaybettiÄŸi alan, 2006-2023 ortalamasının yaklaşık 2,7 katına denk gelirken savaşın çevre üzerindeki yıkıcı etkisinin net biçimde görüldüÄŸü Ukrayna'da, 2024'te yanan alanlar 2006-2023 ortalamasının yaklaşık 22 katı oldu.
"Akdeniz genelinde yangın çıkma olasılığı ve sayısı artıyor"
AA muhabirinin sorularını yanıtlayan ݲõ³Ù²¹²Ô²ú³Ü±ô Üniversitesi-CerrahpaÅŸa Orman Fakültesi Orman MühendisliÄŸi Bölümü ÖÄŸretim Üyesi Prof. Dr. Yusuf Serengil, iklim deÄŸiÅŸikliÄŸinin orman yangını tehlikesini artırdığını ama zaman içinde ülkelerin orman teÅŸkilatlarının da teknik anlamda güçlendiÄŸini belirtti.
Serengil, "EFFIS'e göre Türkiye'de 2024'te ortalamanın çok üzerinde, Avrupa'da Portekiz hariç diÄŸer ülkelerde ortalamanın altında yanan alan miktarı kaydedilmiÅŸ. 2023 yılında bunun tam tersi söz konusuydu, Türkiye ortalamanın altındaydı, Yunanistan, İtalya ve İspanya ortalamanın üzerindeydi. Kuzey Afrika'da düÅŸüÅŸ gerçekleÅŸmiÅŸ, Kuzey ve Orta Avrupa'da yanan alan miktarı yükselmemiÅŸ." dedi.
Yanan alanların ve orman yangını sayısının iklim deÄŸiÅŸikliÄŸi nedeniyle arttığını ya da azaldığını net biçimde söylemenin tek başına mümkün olmadığını ifade eden Prof. Dr. Serengil, "Genele baktığınız zaman iklim deÄŸiÅŸikliÄŸinin etkisiyle Akdeniz genelinde yangın çıkma olasılığı ve yangın sayısı artıyor çünkü insanların ormanla etkileÅŸimi artıyor." deÄŸerlendirmesini yaptı.
Prof. Dr. Serengil, kentlerin geniÅŸleyip yerleÅŸimlerin ormana yaklaÅŸtığını, kentsel nüfus artışıyla çevredeki ormanlara baskının arttığını vurgulayarak bütün bunların yangın oluÅŸum ve yayılma riskini yükselttiÄŸini, kırsal nüfus azaldıkça orman bölgelerinde yanıcı madde birikiminin de arttığını kaydetti.
Akdeniz bölgesindeki ülkelerin baÅŸta Türkiye olmak üzere, yangınlar konusunda teknolojik imkanlara sahip olduÄŸunu belirten Serengil, bu sayede yangın sayısı artsa bile yanan alan miktarının buna paralel yükselmediÄŸini söyledi.
Prof. Dr. Yusuf Serengil, sözlerini ÅŸöyle sürdürdü:
"Avrupa'da ve Akdeniz coÄŸrafyasında genel sorun, katastrofik yangınlar. Orman teÅŸkilatı standart bir yangına hızlıca müdahale edebiliyor ve ekstrem bir durum yoksa yangın söndürülüyor ama rüzgarın çok ÅŸiddetli olduÄŸu, birden fazla noktada yangın çıktığı, yanıcı maddenin çok biriktiÄŸi durumlarda yangınlar kontrolden çıkarak afetlere dönüÅŸebiliyor. Geçen sene Yunanistan'da, 2020'de Portekiz'de ve 2021'de Türkiye'de olan katastrofik yangınlarda teÅŸkilatlar zorlandılar. Esas problem, bu tip büyük yangınların frekans ve ÅŸiddetinin önümüzdeki on yıllarda artacak olması."
İklim deÄŸiÅŸikliÄŸinin, Türkiye'de mayıs-eylül aylarındaki yangın risk periyodunu nisan-ekim olarak geniÅŸlettiÄŸine dikkati çeken Serengil, temmuz-aÄŸustos aylarında havanın çok sıcak olduÄŸu, rüzgarın zaman zaman sert estiÄŸi, yanıcı maddenin çok kuru olduÄŸu riskli dönemin de ayrıca geniÅŸlediÄŸini, yangın görülmemiÅŸ veya çok az görülen bölgelerde bu tehlikenin ortaya çıktığını anlattı.
Kuzey Atlantik Salınımı'nın bazı yıllar negatif, bazı yıllarda ise pozitif yönlü olduÄŸu bilgisini veren Serengil, "Kuzey Avrupa ve Kuzey Amerika'da yağışlı yıllar olduÄŸu zaman, Türkiye ve Orta DoÄŸu bölgesinde yağış azalıyor. Dolayısıyla Kuzey Avrupa'da veya Kuzey Amerika'da yağışın artacağı bir durumda orman yangını riski orada düÅŸüyor, bizim coÄŸrafyamızda ise artıyor." diye konuÅŸtu.
Prof. Dr. Serengil, konuÅŸmasını ÅŸöyle tamamladı:
"Türkiye'de ve Avrupa'da iklim deÄŸiÅŸikliÄŸinin yanı sıra yangın konusunda önemli diÄŸer sorun, kente göç. Orman yangınını önleyen temel mekanizma aslında orman köylüleridir. Çok bilinçlidirler, bir yerde bir duman gördükleri anda hemen ihbar ederler, müdahale ederler. Artık köylümüzün yaÅŸ ortalaması 60'ın üzerinde, gençler köyde yaÅŸamak yerine kente göçmeyi tercih ediyor. 20 yıl içinde Türkiye'de onlarca orman köyü ortadan kalkacak gibi gözüküyor. Bunların ortadan kalkması, oradaki gözetleyici, müdahale eden mekanizmanızın yavaÅŸ yavaÅŸ oradan kalkması, yanıcı madde birikmesi demek. Bu köylerde yaÅŸamın devamı için destekler artırılmalı."