

"Orman Yangınlarının Karasal ve Denizel Türlere Etkisi" adlı projeyi yaklaşık 6 ay önce baÅŸlatan Akdeniz Koruma DerneÄŸi, bu kapsamda Gökova Körfezi, Hisarönü Körfezi, Göcek ve KaÅŸ'ta deniz altına istasyonlar kurdu.
İstasyonlardan elde edilecek verilerle orman yangınları sonucunda denize savrulan küllerin, Akdeniz ekosistemi üzerindeki etkilerinin tespit edilmesi hedefleniyor.
AA muhabirinin sorularını yanıtlayan Akdeniz Koruma DerneÄŸi Yönetim Kurulu BaÅŸkanı Zafer Kızılkaya, bölgede çıkan yangınlarda yanan alanların çoÄŸunun çam kökenli aÄŸaçlardan oluÅŸtuÄŸunu ve bunların yapraklarının asidik özellik barındırdığını belirtti.
Kızılkaya, yangından sonra iÄŸne yapraklı aÄŸaçların küllerinin daha da asidik bir hale geldiÄŸini ve ilk yaÄŸmurlarla beraber bunların çok büyük bir kısmının denize taşındığını söyledi.
Bölgede 4 noktaya kurdukları istasyonlarda ölçümlere baÅŸlandığını ve belirli periyotlarla bu ölçümlerde elde edilecek verileri inceleyeceklerini aktaran Kızılkaya, deniz suyunda artan asiditeden birebir etkilenebilecek canlıların büyüme hızıyla ilgili çalışmalar ve yangınların deniz habitatı üzerinde ne kadar süreyle etkili olabileceÄŸine iliÅŸkin araÅŸtırmalar yapacaklarını bildirdi.
Kızılkaya, şu bilgileri verdi:
"Önce 1 yıllık tam bir veri seti elimizde hazır olduktan ve deniz suyunda asitlenmeyi net bir ÅŸekilde gördükten sonra canlıların bundan nasıl etkilendiÄŸinin izleme çalışması baÅŸlayacak, bu 3-4 yıl sürer. Neler keÅŸfettiÄŸimize baÄŸlı olarak baÅŸka canlılar da projeye dahil edilebilir, süresi uzatılabilir. Yangının hemen sonrasında denizel habitatta kitlesel ölümler olmuÅŸ mu? Onlarla baÄŸlantısı nedir? Bunlar da incelenecek."
Küllerin deniz ekosistemi üzerinde 2 ÅŸekilde etkili olabileceÄŸini dile getiren Kızılkaya, ÅŸöyle devam etti:
"Birincisi, simsiyah veya gri külün, dipteki deniz hayatının üzerine yavaÅŸça çökmesi. Bunu birçok yerde gözlemledik. Bodrum'da Çökertme ve Mazı arasındaki bölge çok ağır ÅŸekilde yandı, oradan ilk yaÄŸmurlarla gelen küller denizin üzerini simsiyah bir ÅŸekilde kaplamış durumdalar. İkincisi, kül asidik olduÄŸu için deniz suyunun asitliÄŸini artırma eÄŸiliminde olabilir. Bunun sonucunda iskeleti kalsiyum karbonattan oluÅŸan deniz canlılarının yaÅŸamıyla ilgili sıkıntılar ortaya çıkabilir ki bu bizim iklim deÄŸiÅŸikliÄŸinde korku senaryomuz."
Deniz suyundaki sıcaklık deÄŸerinin ve asit miktarındaki artışın farklı bölgelerde benzer ya da farklı etkiler gösterebileceÄŸine dikkati çeken Kızılkaya, bölgelerden elde ettikleri verilerin birbiriyle ne kadar baÄŸlantılı oldukları sorusuna da yanıt bulmaya çalışacaklarını kaydetti.
Küllerin, denizin tamamını etkilemesi gibi bir durumun söz konusu olamayacağını ifade eden Kızılkaya, "Yangınlar büyük olsa da sadece Gökova Körfezi'ni ya da Hisarönü bölgesini etkiliyor, buralardan dışarı çıkıldıkça etkisini kaybeder. Ama bulunduÄŸu küçük körfez ve koylarda bir etki yapma ihtimali yüksek." deÄŸerlendirmesinde bulundu.
Gökova Körfezi'nin Türkiye'deki en önemli biyolojik çeÅŸitlilik alanlarından biri olduÄŸunun altını çizen Kızılkaya, nesli tehdit altındaki türlerin, köpek balıklarının, vatozların ve Akdeniz foku gibi canlıların bu küllerden nasıl etkileneceÄŸini görmeleri gerektiÄŸini vurguladı.
Kızılkaya, sözlerini ÅŸöyle tamamladı:
"Özellikle Çökertme ve Mazı bölgesi arasındaki deniz çayırlarının üzerinde ciddi bir kaplama örtü var ama devamı gelmediÄŸi sürece o bölge kendini temizleyecek. Artı yönü de olabilir. Karadan, küllerin kendisi de dahil bir besin kaynağı denize gelmiÅŸ oluyor. Belki de uzun dönemde besini artırdığı için deniz çayırlarına faydası dokunabilir. Deniz çayırlarının bu durumdan nasıl etkilendiÄŸini araÅŸtırmak için istasyonlarımız var, bunların hepsinin birbirini nasıl etkilediÄŸini göreceÄŸiz."