

Birçok alanda kullanılmaya baÅŸlanan yapay zeka özellikle iklim deÄŸiÅŸikliÄŸi ve sürdürülebilirlik gibi çevre konularında da kullanılmaya baÅŸlarken, bu teknolojinin harcadığı enerji, soru iÅŸaretlerine neden oluyor.
ABD Çevre Koruma Ajansı (EPA) verilerine göre yapay zekanın arama motorlarına entegrasyonu ile daha fazla hesaplama ve model çalıştırma ihtiyacı doÄŸarken her bir aramada harcanan birim enerji bu nedenle 5 kat arttı.
Massachusetts Amherst Üniversitesi akademisyenlerince yapılan araÅŸtırmaya göre yeni bir dil modelini çalışırken bir yapay zeka modeli 320 ton karbondioksit salımına neden oluyor ve bu miktarın 5 otomobilin kullanım ömürleri boyunca saldıkları karbondioksite eÅŸdeÄŸer olduÄŸu hesaplanıyor. AraÅŸtırmada yapay zeka teknolojilerinden biri olan GPT-3'ün eÄŸitiminde 1287 megavatsaat elektrik harcandığı ve bunun da 502 ton karbondioksit salımına sebep olduÄŸu vurgulandı.
Yapay zeka ve çevre iliÅŸkisi hakkında AA muhabirinin sorularını yanıtlayan ݲõ³Ù²¹²Ô²ú³Ü±ô Teknik Üniversitesi (İTÜ) Bilgisayar ve BiliÅŸim Fakültesi Bilgisayar MühendisliÄŸi Bölüm BaÅŸkanı ve Uluslararası Tarım BiliÅŸimi BirliÄŸi (Agromatics Society) BaÅŸkan Yardımcısı Prof. Dr. Berk ÜstündaÄŸ, yapay zekanın çevre teknolojilerine önemli katkılar sunabileceÄŸini, karbon ayak izinin düÅŸürülmesine ve su kaynaklarının verimli kullanımına olanak saÄŸlayabileceÄŸini söyledi.
Yapay zekanın arıtma teknolojileri ve hava kalitesi gibi konularda noktasal ölçümlere olanak saÄŸladığını bildiren ÜstündaÄŸ, dijitalleÅŸmenin giderek yeni nesil yapay zekaya evrileceÄŸini ve Türkiye'nin bunu kullanarak ulusal ve uluslararası toplam karbon salımını önemli miktarda azaltabileceÄŸini dile getirdi.
ÜstündaÄŸ, "Yapay zekanın kuantum seviyesindeki olayları inceleme ve tahmin yeteneÄŸi, füzyon enerjisi dahil olmak üzere, daha düÅŸük karbon ayak izi olan alternatif enerji sistemleri geliÅŸtirmemizi hızlandıracak. Dolayısıyla nükleer atığı ve radyoaktif kirliliÄŸi olmayan yeni nükleer enerji yöntemleri önümüzdeki 10 ila 20 yılda yaygınlaÅŸmaya baÅŸlayacak. Bunu yapanlar içerisinde özellikle yapay zekaya dayalı teknolojileri kullananlar önde olacaklar." deÄŸerlendirmesinde bulundu.
Tarımda ve sanayide yapay zekanın önemine deÄŸinen ÜstündaÄŸ, ÅŸunları kaydetti:
"Yapay zekayı kullanarak ben parsel bazında da su reçetesini fenolojik evreye (bitkilerin geliÅŸme safhalarına) ayrıştırarak yapabilirim ama bir çiftçi tek tek hepsini gözleyerek yapamaz. Demek ki benim bunu servisleÅŸtirmeye ihtiyacım var. Yapay zekayı kullandığım zaman yeterince dijitalleÅŸme saÄŸlarsam yüzde 30'a yakın, daha çok tasarruf saÄŸlayabiliyorum. Havza bazında, planda, toplamda yüzde 25 daha ekonomik üretim yapabiliyorum ve daha önemlisi torunlarımın suyunu çalmıyorum, ekolojik olarak daha uyumlu bir sistem oluÅŸturuyorum ve bunu ileriye doÄŸru götürebiliyorum."
"20 soruluk çalışmanın su ayak izi 500-700 milimetre"
ݲõ³Ù²¹²Ô²ú³Ü±ô Teknik Üniversitesi (İTÜ) İnÅŸaat Fakültesi Çevre MühendisliÄŸi Bölümü ÖÄŸretim Üyesi ve Sürdürülebilirlik Ofisi Koordinatörü Doç. Dr. Börte Köse Mutlu, yapay zeka altyapısının sadece elektrik deÄŸil aynı zamanda su tüketimine de neden olduÄŸunu, doÄŸrudan soÄŸutma için veya dolaylı olarak elektrik üretimi için harcanan suyun sanal ya da gömülü su olarak adlandırıldığını belirtti.
En çok kullanılan yapay zeka teknolojilerinden ChatGPT'nin yıllık 8,4 ton karbondioksit salımına neden olduÄŸunu aktaran Mutlu, yapay zekanın su ayak izi hakkında ise ÅŸu bilgileri paylaÅŸtı:
"20 soruluk bir ChatGPT çalışmasında minimum yarım litre, 500-700 mililitre civarında, orta boy bir su ÅŸiÅŸesi kadar su sarfiyatı oluyor. Bu kullanıcı anlamında bakınca hesaplanan miktar. Asıl ChatGPT'nin modelleri eÄŸitme, dilleri öÄŸretme ve geliÅŸtirme süreçlerinde üreticilerin payının yıllık 700 bin litre su sarfiyatı olduÄŸu söyleniyor. Tabii kullanıcının ayak izi var ama bunların geliÅŸtirilme sürecindeki ayak izinin azaltılması gerekiyor. Bununla ilgili de gerçekten farkındalıklar var, üreticiler stratejiler geliÅŸtirmeye baÅŸladılar."
ChatGPT'deki basit bir talebin dahi bir arama motoru aramasından 100 kat daha fazla ayak izine neden olduÄŸunu vurgulayan Mutlu, sektörlerden kaynaklanan karbon salımında yapay zekanın henüz ön sıralarda yer almadığına fakat 2030'da Avrupa'da yapay zeka uygulamalarının kullandığı altyapıların, enerji sarfiyatını yüzde 30 artırmasının beklendiÄŸine dikkati çekti.
Modellerin çalışmasında ve yapay zeka dillerinin eÄŸitiminde ortaya çıkan ısının etkisini azaltmak için kullanılan soÄŸutucu sistemlerinin ciddi enerji sarfiyatına neden olduÄŸunu iÅŸaret eden Mutlu, yapay zekanın enerji tüketiminin yüzde 40'ının soÄŸutma sistemlerinde harcandığından bahsetti.
Mutlu, yapay zekanın üretimi ve kullanımı esnasında harcanan enerjinin çevre kirliliÄŸine neden olmaması için alternatif enerji kaynaklarından faydalanılması gerektiÄŸinin altını çizerek, "Aslında yeÅŸil, temiz ve yenilenebilir enerjiyle bu biliÅŸim teknolojilerinin sarfiyatlarını karşıladığımızda hem karbon ayak izi hem de doÄŸrudan su ayak izi azalıyor." diye konuÅŸtu.
"BiyoçeÅŸitlilikte yapay zekayı kullanabiliriz"
Çevreyi tehdit eden sorunlardan birinin de atıklar olduÄŸu ve atıkların sınıflandırılması ve geri dönüÅŸümünde yapay zekadan faydalanılarak performansın artırılabileceÄŸi görüÅŸünü paylaÅŸan Mutlu, atıkların ayrıştırılarak gruplandırılmasında görsel algılama sisteminin kullanılarak geçmiÅŸe dayalı verilerle geleceÄŸe yönelik kararlar alınabileceÄŸini, atığın minimize edilmesinin ve içindeki elementlerin geri kazanımının kolaylaÅŸabileceÄŸini belirtti.
Yapay zekanın iklim senaryoları ve modelleme çalışmalarına dahil edilmesiyle iklim modellerinin gerçeÄŸe çok daha yakın olabileceÄŸi tahmininde bulunan Mutlu, bu teknolojinin çevreye saÄŸlayabileceÄŸi diÄŸer faydaları ÅŸöyle özetledi:
"Akıllı ÅŸehir ve trafik uygulamalarında, rota belirlemede belki trafiÄŸi, ÅŸeritleri kontrol etmede yapay zekayı kullandığımızda otonom araçların yayılmasıyla direkt karbon salımlarını azaltacağız. Ondan sonra sürdürülebilir tarımda, akıllı sulama, gübreleme, pestisit, herbisit ve biyosit kullanımlarında bize veri toplamada ve karar almada yardımcı olacak. BiyoçeÅŸitlilik de çok önemli ve doÄŸrudan belki yapay zekayla çok baÄŸdaÅŸtırmadığımız bir konu ama hem canlı türlerinin hem orman ve peyzaj ürünlerinin verilerinin bizim için kayda alınması, takip edilmesi ve bazen belli kararlar verilmesi lazım. Bunları söylerse biyoçeÅŸitlilikle ilgili eylemlerimizde de biz yapay zekayı kullanabiliriz. Türlerin azalmasını ve bazen yok olmasını engelleyebiliriz, ormansızlaÅŸma konusunda hemen eylemlere geçebiliriz."