

Kahverengi ve kırmızımsı renkteki bir parazit türü olan varroa akarı, arılarda aynı adı taşıyan bir hastalığa yol açıyor. Ülke arıcılığını tehdit eden hastalıklar arasında yer alan varroa, verim düÅŸüklüÄŸüne ve ekonomik kayıplara neden oluyor.
Son olarak bu yılın haziran ayında Avustralya'da çok sayıda kolonide tespit edilen hastalık nedeniyle ülkede çeÅŸitli biyogüvenlik önlemleri alındı.
Varroa akarlarının arılar üzerindeki etkisi hakkında AA muhabirine açıklamada bulunan Dr. ÖÄŸretim Üyesi Devrim Oskay, dünya üzerinde koloni varlığı ve genetik çeÅŸitlilik açısından Türkiye’nin önemli bir kaynak olduÄŸunu belirtti.
Dünya genelinde 30 bal arısı ırkı bulunduÄŸu ve bunların 5'inin Türkiye'de yaÅŸadığı bilgisini veren Oskay, "Ülkemiz yaklaşık 8 milyon bal arısı kolonisine ev sahipliÄŸi yapıyor. Dünyada koloni başına düÅŸen bal verimi ortalaması 24 kilogram. Bal arısı koloni varlığı ve genetik çeÅŸitlilik bakımından ülkemiz dünyada ön sıralarda bulunurken koloni başına ortalama 15 kilogram bal verimi nedeniyle alt sıralara düÅŸüyoruz." dedi.
"Arıcılık sektörünün en önemli problemi"
Olumsuz iklim koÅŸulları, hastalık ve zararlılara baÄŸlı olarak Türkiye'de yaklaşık her yıl yüzde 10 ila 40 koloni kaybı yaÅŸandığını ifade eden Oskay, söz konusu hastalıklardan biri olan varroanın ilk olarak 1963'te Avrupa'daki bal arılarında tespit edildiÄŸini, ülkemizde ise 1970’li yılların başından itibaren görüldüÄŸünü kaydetti.
Hastalığa neden olan akarın bugün dünyanın her ülkesinde bal arılarını tehdit ettiÄŸini aktaran Oskay ÅŸöyle devam etti:
"Varroa akarları yetiÅŸkin bal arıları üzerinde beslenip yaÅŸayabildikleri gibi geliÅŸmekte olan kuluçkadaki larva ve pupalar üzerinde beslenip çoÄŸalarak bal arılarının zayıf düÅŸmesine, yaÅŸam sürelerinin azalmasına, arı kolonisinde deforme kanat gibi virüslerin yayılmasına ve belli bir süre sonra kolonilerin çökmesine neden olabiliyor. Bugün varroa, dünyada arıcılık sektörünün en büyük problemi olarak görülüyor."
"İyi beslenemeyen arıların savunma sistemleri zayıflıyor"
Akarların kovanlar arasında yayılmasının; üzerinde akar bulunan iÅŸçi arıların kovanlarını ÅŸaşırıp baÅŸka kovana girmesi, yaÄŸmacılık davranışı ve arıcıların kovanlar arasındaki arılı, yavrulu çerçeveleri transfer etmeleri yoluyla gerçekleÅŸtiÄŸini anlatan Oskay, varroa akarının arılar üzerinde giderek daha etkili olmaya baÅŸlamasının nedenlerinden birinin iklim deÄŸiÅŸikliÄŸi olduÄŸunu iÅŸaret etti.
Oskay ÅŸunları söyledi:
"AraÅŸtırmalar yaÅŸanan iklim deÄŸiÅŸikliÄŸinin bal arısı kolonilerinin üzerinde stres yarattığını ve buna baÄŸlı olarak da varroa akarının etkisini yükselttiÄŸini gösteriyor. Aynı zamanda iklim deÄŸiÅŸikliÄŸinde bitki türlerinin yok olması, bitkilerin nektar ve polen salgılamalarının azalması, bal arılarının açlıkla veya yetersiz beslenmeyle karşı karşıya kalabileceÄŸini gösteriyor. İyi beslenmeyen bal arılarının da hastalık ve zararlılara karşı savunma sistemleri zayıflıyor."
Dünyada ve Türkiye'de tüm kolonilerde varroa akarı bulunduÄŸuna ve bu nedenle hastalıkla mücadelede karantina veya koloni imhasına baÅŸvurulamayacağına dikkati çeken Oskay, hem arı hem de insan saÄŸlığına zararlı olduÄŸu bilinen sentetik kimyasalların kullanımının da arı ürünlerini kirletebileceÄŸi uyarısında bulundu.
Oskay bu kirliliÄŸin nedenini ÅŸöyle anlattı:
"Varroa akarı ile mücadelede kovanın içine arıcılar tarafından uygulanan sentetik kimyasallar, arıların besin depoladığı ve yavru yetiÅŸtirdiÄŸi bal mumundan yapılmış peteklere bulaşır. Bal mumunun yapısına mikroskop altında bakıldığında süngerimsi yapıda olduÄŸu görülür. Bu nedenle sentetik kimyasallar peteklerde birikir. Arıcılar eski peteklerini temel petek fabrikalarına göndererek steril edilmiÅŸ temel petek levhaları halinde geri alırlar. Bu iÅŸlemde yüksek sıcaklık kullanılır. Yapılan araÅŸtırmalarda yüksek sıcaklığa maruz kalan bal mumlarında sentetik kimyasalların ortadan kalkmadığı tespit edildi. Bal mumunda kalan kimyasal kalıntılar arıcıların kovanlarına temel petek olarak tekrar geri döner. Bu da zaman geçtikçe kovanlardaki kimyasal kalıntının sürdürülebilir ÅŸekilde artmasına neden olur."
Bitki özleri ve bitkisel yaÄŸlar hastalıkla mücadelede faydalı olabiliyor
Oskay, sentetik kimyasal kalıntı sorununun çözümüyle ilgili olarak "Varroa ile mücadelede doÄŸa dostu telli dip tahtası, pudra ÅŸekeri, organik asitler, aromatik, tıbbi bitki özleri ve yaÄŸları, kuluçkaya yüksek sıcaklık uygulaması, ıslah ve bunun gibi uygulamalar sentetik kimyasal kalıntı sorununun çözümü olarak görülüyor." dedi.
Yakın zamanda yapılan birçok bilimsel araÅŸtırmanın bal arısı kolonilerinin saÄŸlığının doÄŸal ürünlerle iyileÅŸtirilebileceÄŸini gösterdiÄŸini vurgulayan Oskay sözlerini ÅŸöyle tamamladı:
"Ondokuz Mayıs Üniversitesi bünyesinde yapılan araÅŸtırmalarda kenevir bitkisi ekim alanlarında bulundurulan arı kolonilerinde varroa akarı düzeyinin önemli ölçüde azaldığı belirtilmiÅŸtir fakat henüz varroaya karşı kenevirden yapılmış bir ürün, sektörle tanıştırılmamıştır. Yanı sıra kekik, nane, defne, karanfil gibi bitkilerden elde edilen yaÄŸlar ve özlerden hazırlanmış, varroa akarına karşı etkili ürünler, arıcılık sektöründe kullanılmaktadır."