365betÌåÓýÔÚÏßÊÀ½ç±­

Prof. Dr. Kemal Sayar'dan çocuklarda "eko-anksiyete" uyarısı

07.09.2022
ݲõ³Ù²¹²Ô²ú³Ü±ô

Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri Ana Bilim Dalı ÖÄŸretim Üyesi Prof. Dr. Kemal Sayar, iklim deÄŸiÅŸikliÄŸiyle çocuklarda görülme sıklığı artan eko-anksiyeteye iliÅŸkin önemli açıklamalarda bulundu.

Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri Ana Bilim Dalı ÖÄŸretim Üyesi Prof. Dr. Kemal Sayar, iklim deÄŸiÅŸikliÄŸiyle görülme sıklığı artan ve çocuklarda gelecekle ilgili yoÄŸun endiÅŸe hali olarak nitelendirdiÄŸi eko-anksiyeteye iliÅŸkin, "Çevre ve iklim hakkında çocuklara verilen eÄŸitimlerde felaket senaryosu yazmak yerine sorumluluk bilinci uyandırılması gerekiyor." dedi.

İklim deÄŸiÅŸikliÄŸinin neden olduÄŸu ÅŸiddetli hava olayları dünyanın geleceÄŸine dair endiÅŸe yaratırken bu endiÅŸeyi yoÄŸun ÅŸekilde yaÅŸayanlarda görülen eko-anksiyete vakaları da artıyor.

AA muhabirinin konuyla ilgili sorularını yanıtlayan Prof. Dr. Kemal Sayar, "eko-anksiyete" kavramının henüz ders kitaplarında kategori olarak yer almadığını fakat iklim deÄŸiÅŸikliÄŸiyle ortaya çıkan büyük hava olaylarının, ormansızlaÅŸmanın ve mevsimlerin kaymasının vakayı destekleyen bir faktör ve gösterge olabileceÄŸini anlattı.

Yazın içinde kışın, kışın içinde yazın görüldüÄŸü iklim deÄŸiÅŸikliÄŸinin, eko-anksiyete vakalarını gündeme getirdiÄŸini belirten Sayar, "Eko-anksiyete, bugün Pakistan'ı vuran sel felaketlerinin, geçtiÄŸimiz yaz Akdeniz'in ormanlarını vuran vahÅŸi orman yangınlarının, bizi dünyanın sonuna doÄŸru yaklaÅŸtırdığı gibi bir düÅŸünceyle, kiÅŸilerin endiÅŸe duymaya baÅŸlama halidir. Bunu biz klinik pratiÄŸimizde çok fazla görmüyoruz ama sıradan insanın içinde bu bir endiÅŸe hali olarak var olmaya devam ediyor." deÄŸerlendirmesini yaptı.

Sayar, "Eko-anksiyete yakın zamanların bir mefhumu. 30-40 sene önce bundan bahsetmiyorduk, yakın zamanlarda iklim deÄŸiÅŸikliÄŸiyle beraber ortaya çıkan bu aşırı hava olayları insanları, 'Acaba sonumuz mu yaklaşıyor?', 'Acaba bir tür kıyamete doÄŸru mu gidiyoruz?' ÅŸeklinde endiÅŸeli bir ruh haline sürükledi ve bunun yaygınlığı arttı." diye konuÅŸtu.

Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri Ana Bilim Dalı ÖÄŸretim Üyesi Prof. Dr. Kemal Sayar (fotoÄŸrafta), çocuklarda gelecekle ilgili yoÄŸun endiÅŸe hali olarak nitelendirdiÄŸi eko-anksiyeteyi anlattı. 

"Çocuklarda karamsarlık ve ümitsizliÄŸe neden oluyor"

Çocuklarda görülen eko-anksiyeteyi, gelecekle ilgili yoÄŸun endiÅŸe hali ve bir tür geleceksiz bırakılma endiÅŸesi olarak tanımlayan Sayar, sözlerini ÅŸöyle sürdürdü:

"Çocuklarda, 'Biz atalarımızın ve dedelerimizin yaÅŸadığı birtakım doÄŸal güzelliklere sahip olamayacağız.' endiÅŸesi ÅŸeklinde kendisini gösterebilir. Bu endiÅŸe hali tabii daha küçük yaÅŸlara doÄŸru indikçe daha bedensel belirtiler, karın aÄŸrıları, kalp çarpıntıları ÅŸeklinde kendisini gösterebilir ama daha ergenlik çağında biliÅŸsel yetileri geliÅŸmiÅŸ çocuklarda gelecekle ilgili yoÄŸun bir karamsarlık ve ümitsizlik ÅŸeklinde kendisini gösterebilir."

Çevre ve iklim hakkında çocuklara verilen eÄŸitimlerde "felaket senaryosu yazmak" yerine sorumluluk bilinci uyandırılması gerektiÄŸini ifade eden Sayar, "'Dünyamızda daha az karbon ayak izi nasıl bırakabiliriz? Nasıl daha sorumlu yurttaÅŸlar olabiliriz? Çevremizi daha bilinçli bir ÅŸekilde tabiatla iliÅŸki kurmaya nasıl sevk edebiliriz?' sorularını yöneltmek gerekiyor. Çocuklarda hiçbir ÅŸeyin karamsar bir ÅŸekilde bitmeyeceÄŸi, bizim çabalarımızla hayatın olumlu yönde cereyan edebileceÄŸi yönünde bir bilinç uyandırmalıyız, yani aksiyoner bir umuda ihtiyaç var." ifadelerini kullandı.

"EÄŸitimlerin ümit verici olması lazım"

Verilecek eÄŸitimlerin çocuklarda "Benim yaptıklarımla, çocuk ve genç dostlarımın yaptıklarıyla dünya daha güzel bir yer olabilir" duygusunu uyandırması gerektiÄŸini anlatan Sayar, ÅŸöyle devam etti:

"Öbür türlüsü, çocukları tam bir nihilizm batağına sürükleriz. Çünkü 'Dünya bitiyor, her ÅŸey bitiyor, çevre felaketi kapıda, o halde yapmaya deÄŸer hiçbir ÅŸey yok.' deyip paralize bir felç durumuna mahkum edebiliriz. EÄŸitimlerin ümit verici bir tarafının olması lazım, sorumluluÄŸa çağırıcı tarafı olması lazım. Hep kıyamet ve ÅŸeamet tellallığı yaparsak çocuklar bir süre sonra eylem fakiri ve felç olacaktır."

Çevre konusunda çocukları bilinçlendirirken ümitvar paylaşımlarda bulunmak gerektiÄŸinin altını çizen Sayar, sorumlu davranışların kaygı unsuru olarak görülemeyeceÄŸine dikkati çekerek ÅŸöyle konuÅŸtu:

"Yani çocuk eÄŸer çeÅŸmedeki suyu israf etmiyorsa, klimayı yerli-yersiz kullanmıyorsa endiÅŸe etmemek lazım. Çünkü büyüklerde de yürüyerek gidebileceÄŸi yere araçla gitmiyorsa ben bunu gelecekle ilgili sorumlu bir davranış olarak algılarım. ¶Ù¾±ÄŸ±ð°ù yandan kukumav kuÅŸu gibi başını ellerinin arasına alıp zihninde sürekli felaket senaryoları üretiyorsa, gelecekle ilgili hep karamsar beklentilerini dile getiriyorsa, o zaman daha patolojik bir durumun içinde olduÄŸunu söyleyebiliriz. Burada anksiyetenin insanı harekete geçirici bir vasfının olduÄŸunu da bilmemiz lazım. Makul miktarda endiÅŸe bizi, dünyayla ilgili bazı ÅŸeyleri deÄŸiÅŸtirmeye, elimizden geleni esirgememeye, daha iyi çalışmaya ve eylem yapmaya zorlar. Çevre korkusu yaÅŸayanlarla alakalı deÄŸiÅŸik isimler veriliyor mesela eko-endiÅŸe veya eko-öfke deniliyor. Bütün bunlar insanı, yapıcı bir ÅŸekilde dünyayı onarmaya, düzeltmeye, yanlış bulduklarına dur demeye sevk edebilir, bu da bizim için faydalıdır."

"Çocuklarımıza emanete sahip çıkmayı öÄŸretelim"

Duvarlar arasında yapılan eÄŸitimin yeterince etkili olmadığını, çocukların çevre eÄŸitiminin, tabiatın içine çıkarak, aÄŸaçlara dokunarak, aÄŸaçlardaki ve topraktaki deÄŸiÅŸimi inceleyerek yapılmasının daha faydalı olacağını belirten Sayar, sözlerini ÅŸöyle tamamladı:

"Kainat, tabiat bizim yaÄŸmalayacağımız ve üzerine iÅŸlem yapacağımız bir ham madde deposu veya ayaklarımızın altına serilmiÅŸ istismar edilecek bir varlık deÄŸildir. Tabiat bize emanet edilmiÅŸtir, emanete sahip çıkmak zorundayız, emanete sahip çıkarsak o da bize karşılığında çok büyük bağışlar verecektir. Çocuklarımıza emanete sahip çıkmayı öÄŸretelim çünkü, dünya evimizdir. Nasıl evimizi temiz tutuyor ve özen gösteriyorsak dünyamızı ve tabiatımızı da temiz tutmaya özen gösterelim. Milli EÄŸitim Bakanlığına daha önce yapmış olduÄŸum bir çaÄŸrıyı bir kez daha buradan sizin vasıtanızla yinelemiÅŸ olayım. Okullarda mevsimin müsait olduÄŸu zamanlarda her sınıf için haftada yarım gün ayrılabilir. Tabiat gezileri ve o tabiat gezisi sırasında da çevre temizliÄŸi yönünde çaba gösterilebilir."

KATEGORİDE ÖNE ÇIKANLAR